ASİ-DER Başkanı Dr. Tevfik Usluoğlu: “Riskli alan kararına karşı Danıştay başvurusunu yaptık,yanlış işlerin takipçisi olacağız,Antakya özgün bir yer,kimseye peşkeş çekilmesine, tarihi ve kültürel mirasımızın yok olmasına müsade etmeyeceğiz..!” dedi.
CUMHURBAŞKANLIĞI KARARIYLA ASİ-DER, ANTAKYA’DA 307 HEKTARLIK ALANIN RİSKLİ İLAN EDİLMESİNE İLİŞKİN CUMHURBAŞKANLIĞI KARARININ YÜRÜTMEYİ DURDURMA VE İPTALİ İÇİN DANIŞTAY’DA DAVA AÇTI.
6 Şubat 2023 tarilinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan afetin ardından başta yardım olmak üzere her konuda Hatay’ın ve Hataylı’nın yardımına ulaşan ve halen bu yardımlarını kesintisiz sürdüren Başkan Dr. Tevfik Usluoğlu kaptanlığındaki Hatay İli Antakya Samandağ İskenderun İlçeleri Kültür Yardımlaşma Dayanışma ve Çevre Gönüllüleri Derneği (ASİ-DER), yardımlarının yanısıra bölgede alınan yanlış buldukları kararlar konusunda da mücadeleyi elden bırakmıyor.
Afetle birlikte Antakya’da, 307 hektarlık alanın Cumhurbaşkanlığı kararıyla riskli alan ilan edilmesi kararına karşı da hukuk mücadelesi vererek kararla ilgili yüretmenin durdurulması ve iptali için gönüllü avukatları aracılığı ile dava açtılar.
ASİ-DER vekilleri; Av. Figen ERBEK – UETS, Av. Metin ATLAN -UETS, Av. Şemse KUTSAL -UETSAv. Denizhan ERBEK -UETS, Av. İnan UÇAR -UETS, Av. Yüksel SEYYAH -UETS, Av. Yavuz DENİZ – UETS
AV. Seher ERİŞ – UETS ile 5 Mayıs 2023 günü açılan dava dilekçesinde şu ifadelere yer veriliyor.
Hatay İli Antakya Samandağ İskenderun İlçeleri Kültür Yardımlaşma Dayanışma ve Çevre Gönüllüleri Derneği (ASİ-DER), “6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. Maddesi gereğince 05.04.2023 Tarih ve 32154 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan,Hatay ili, Antakya ilçesinde 307 hektarlık alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin 7033 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının (Ek: 1) öncelikle savunma gelinceye kadar yürütülmesinin durdurulmasına, savunma geldikten sonra da yürütülmesinin durdurulmasına sonrasında iptal edilmesi” talebiyle Cumhurbaşkanlığı hakkında Danıştay’a dava açtı.
ASİ-DER’İN HUKUKÇULARIYLA AÇTIĞI DAVA DİLEKÇESİ ŞÖYLE;
DANIŞTAY BAŞKANLIĞINA
ADLİ YARDIM TALEPLİDİR!!
Savunma Gelinceye Kadar Yürütmenin
Durdurulması Taleplidir
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
TALEPLİDİR.
DURUŞMATALEPLİDİR.
DAVACI : Hatay İli Antakya Samandağ İskenderun İlçeleri Kültür Yardımlaşma
Dayanışma ve Çevre Gönüllüleri Derneği
7420276717
Katipmustafa Çelebi Mah. Hasnun Galip Sok. Yıldız han No:1/4Beyoğlu/İST.
VEKİLİ : Av. Figen ERBEK – UETS
Av. Metin ATLAN -UETS
Av. Şemse KUTSAL -UETS
Av. Denizhan ERBEK -UETS
Av. İnan UÇAR -UETS
Av. Yüksel SEYYAH -UETS
Av. Yavuz DENİZ – UETS
AV. Seher ERİŞ – UETS
DAVALI : T.C. Cumhurbaşkanlığı – Beştepe/ANKARA
KONU : 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2.
Maddesi gereğince 05.04.2023 Tarih ve 32154 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan,Hatay ili,
Antakya ilçesinde307 hektarlık alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin 7033 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Kararının (Ek: 1) öncelikle savunma gelinceye kadar yürütülmesinin
durdurulmasına, savunma geldikten sonra dayürütülmesinin durdurulmasına sonrasında iptal
edilmesi talebini içeren dilekçemizdir.
İLAN TARİHİ : 05.04.2023
AÇ IKLAMALAR
A) DAVA KONUSUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ :
1-06/02/2023 tarihinde saat 04.17 sıralarında Kahramanmaraş İli /Pazarcık ve 20 Şubat
Defne ilçesindemeydana gelen Hatay ili de dahil olmak üzere çevredeki bir çok il ve ilçede
etkili olan deprem nedeniyle Hatay ili Antakya ilçesinde ciddi maddi ve manevi zararlar
oluşmuştur. Deprem nedeniyle doğrudan ya da dolaylı olarak yaşam ve maddi ve manevi
varlığın geliştirilmesi hakkı, barınma ve konut hakkı, mülkiyet hakkı, sağlıklı ve dengeli bir
çevrede yaşama hakkı, eğitim hakkı, tabiat ve kültür varlıklarının korunması hakları başta
olmak üzere birçok anayasal hak ihlali gerçekleşmiştir.
Bir afet türü olarak deprem; “toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve
sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan
doğal, teknolojik veya insan kaynaklı olayları” ifade etmektedir(4 Nolu Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesi, İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluş olarak Afet ve Acil Durum Yönetimi
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
Başkanlığı, Madde 31. )
Bu konuda hem merkezi idarenin, hem de yerel idarelerin devletin pozitif edim
yükümlülükleri kapsamında hakkın korunmasına yönelik önleyici tedbirleri ifade eden esasa
ilişkin pozitif yükümlülükleri olarakciddi anlamda sorumlulukları bulunmakta, bu sorumluluk
hem zarar öncesinde idarenin önleyici kolluk anlamında yapması gereken görevleri yerine
getirmemesi,sonrasında da aynı şekilde idarenin zararı azaltması gereken önlemleri yerine
getirmemesi şeklinde ortaya çıkmıştır.
Maddi – manevi ve can kaybı şeklinde çok ağır sonuçlar doğuran bu deprem sonrasında
davalı idare mevcut zararların ve acıların dindirilmesi yönünde çalışmalar yapması gerekirken
çok hızlı ve aşağıda geniş bir şekilde açıklayacağımız gerekçeler kapsamında, hiçbir bilimsel
araştırma yapmaksızın, kararlar almaya başlamıştır. Bilindiği üzere idari işlemler gerekçeli
olmak zorundadır. Ancak dava konusu karara bakıldığında, Hatay ili, Antakya ilçesinde
bulunan çok geniş bir alan iki satırlık bir yazı ile riskli alan ilan edilmiştir. (Ek:2) Bu
durumDanıştay’ın Pozitif yükümlülüklerin genel çerçevesine ilişkinbir kararında belirttiği
üzere, “… Bilindiği gibi, ülkemiz, jeolojik ve topoğrafik yapısı nedeniyle büyük can ve mal
kayıplarına yol açan deprem felaketleriyle sık sık karşılaşan ülkelerin başında gelmektedir.
Afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılması amacıyla alınması gereken tedbirleri araştırmak,
bu konudaki temel hedef ve politikaları belirlemek, ülke içindeki bilimsel, teknik ve idari
çalışmaları koordine etmek, ortaksonuçları tüzük, yönetmelik, talimat ve eğitim yoluyla
uygulamaya aktarmak ve denetlemek, afet zararlarının azaltılması amacıyla ulusal ve
uluslararası işbirliği, proje ve programları oluşturmak, elde edilen sonuçları uygulamaya
aktarmak, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı veya ikamet için yasaklanmış afet
bölgelerini tespit ve ilan etmek, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı
tekniklerini ve projelendirme esaslarını tespit etmek, depremleri ve etkilerini incelemek, elde
edilen sonuçlara göre deprem katalogları ve ülkenin deprem haritalarını hazırlamak ve
geliştirmek ve depremlerden dolayı hasar görmüş yapıların takviye ve onarım yöntemleriyle
ilgili çalışmalar yapmak Devletin görev, yetki ve sorumlulukları arasında
bulunmaktadır”(Danıştay 10. D., E. 2005/9126-K. 2007/3069, K. T. 28.5.2007.) kararında
açıkladığı bilimsel, teknik ve veriselçalışma yöntemleri izlemek, proje veprogram uygulama
öncüllerini işbirliği ilebu verilere göre saptamak,karar almak ve işlem yapmak veafetbölge
tespitini bu esaslara göre belirlemek yükümlülüğüneve “deprem açısından yöredeki bu
kaçınılmazlık, idarelerin üzerine düşen görevleri yerine getirmeleri açısından daha özenli
hareket etmeleri gerekliliğini doğurmaktadır” Danıştay 6. D., E. 2006/4922 K. 2009/36, K. T.
09.01.2009şeklindeki özenle hareket etmek yükümünü vurgulayan kararlarına aykırıdır.
Bu da gösteriyor ki davalı idare bu kararı alırken hiçbir bilimsel araştırma yapmamış , hiçbir
jeolojik veri ortaya koymamıştır. Halbuki çok sayıda insanın mülkiyet hakkını ortadan
kaldıran dava konusu işlemin öncelikle maddi hukuk, sosyolojik ve demografik yönden
gerekçesinin ortaya konması gerekirdi. Bu ön koşuldan sonra da davalı idare, bu bölgenin
hangi jeolojik verilerle riskli alan olduğunu ortaya koyması gerekirdi. Dava konusu işleme
bakıldığında bu konuda herhangi bir değerlendirme bulunmamaktadır. Bu hususta tekrar
etmek gerekirse davalı idarenin bu işlemin tesisinde kamu yararını düşünmesinden çok
Türkiye’de daha önce bazı bölgelerde örnekleri yaşanan ve ranta dönüşen projeleri
hedeflediğini düşündürmekte, dolayısıyla işlemin amaç unsurunun hukuka aykırı olduğuna
ortaya koymaktadır.
Ayrıca kararın içeriğine bakıldığında, kararın 6306 Sayılı Kanunun 2. Maddesi gereğince
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
tesisi edildiğini ifade etmiştir. Bu hususta idarenin dava konusu işlemin ne denli ciddiyetten
uzak hazırladığını göstermektedir.
Şöyle ki; anılan kanunun 2. Maddesine bakıldığında, 2. Maddenin sadece tanım maddesi
olduğu ve kanunda geçen kavramların ne anlama geldiğini açıklayan bilgilerin yer aldığı
görülmektedir. Halbuki bir idari işlemin dayanağı tanımları düzenleyen madde değil . işlemin
tesisinde kimin yetkili olduğu ya da hangi gerekçelerle alınması gerektiğini düzenleyen
maddelerdir.
Bu yönüyle de dava konusu, ,işlem hem usul hem de sebep unsuru açısından açıkça hukuka
aykırıdır.
Son olarak riskli alan ilan edilen yerine metrekaresini de hukuken değerlendirmek
gerekmektedir. Şöyle ki; Türkiye’deki uygulamalara bakıldığında (281 riskli alan kararı) bu
denli geniş bir alanı kapsayan bir karara rastlanmamıştır. 307 hektar başka bir ifadeyle
3.070.000 m2 tekabül eden alana ilişkin uygulama yapmak ve vatandaşlar arasında eşitlik
sağlamak hukuken pek mümkün görünmektedir.Çünkü alan genişledikçe idarenin uygulama
yapma yeteneği azaldığı gibi mülkiyet hakkına ilişkin bir çok haksızlıkların ortaya çıkacaktır.
Bu sakıncanın da göz önünde bulundurulması önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ayrıca bir sorun olarak da Hatay’ın yılladır süren demografik yapısının da değişmesine veya
karışmasına da neden olacağını ifadeetmek gerekir.
2 – Karara bakıldığında riskli alan ilan edilen alanın önemli bir kısmı Türkiye
ilebütünleşmiş Antakya’nın en önemli tarihi alanı kapsamaktadır. Bu nedenle bu kararın
alınmasından önce bu konuda ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerekirdi. Kadim şehrin önemli
bir unsuru haline gelmiş bu alanın riskli alan içine dahil edilmesi idarenin kamu yararından
çok ileriye yönelik bir takım 3. Kişilerin yararına yönelik biramaç taşıdığını göstermektedir.
Böyle bir amaçla yıllardır korunan bu tarihi yapının ortadan kalkmasına neden olabilecektir.
Başka bir ifadeyle bir bakanın ifadesiyle “ cazibe merkezi haline” dönüşebilecektir. Cazibe
merkezinin ne anlama geldiğini sayın heyetin takdirine bırakmaktayız. Yaşanan deprem
felaketi sonrasında , bölge halkınınsağlıklı çevrede yaşama hakkını, barınma hakkının
mülkiyet hakkı ihlal edilmeksizin, bilimsel çalışmalar dikkate alınarak sağlanması gerekirken
ranta dayalı politikaların güdülmesi kabul edilemez.
3 – Her ne kadar riskli alan ilanı vatandaşı koruma amacı taşıdığı iddia ediliyorsa da
aslında bölgenin özelliğine bakıldığında bunun çok da samimi olmadığını görmek
mümkündür. Antakya’nın kalbi niteliğinde sayılacak bu bölge dışında riskli alan ilan edilecek
bir çok bölge varken davalı idarenin yukarıda da ifade ettiğimiz gibi çok hızlı bir şekilde
anılan bölgeyi riskli ilan etmesini izah etmek çok zor görünmektedir.
4- Afet riskini azaltmak için kurulan AFAD, Cumhurbaşkanlığı Sistemi
içinde,afetlerin sürdürülebilir bir kriz yönetimi stratejisine uygun yeniden yapılandırılmasına
önayak olmuştur. Bu yapılandırma uyarınca, 5902 sayılı Kanun kapsamında uygulama
biçimlenmiştir. Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP), 2022 ile 2030 yıllarını kapsayan,
afet risklerini en azaltmak için AFAD koordinasyonunda hazırlanmış ulusal bir plandır. Bu
plan, ülkemizde yaşanabilecek her tür ve ölçekteki afet için risk azaltma çalışmalarını yapacak
kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları,
üniversiteler ve gerçek kişileri kapsamaktadır.
TARAP ile afetlerin neden olabileceği fiziksel, sosyal, ekonomik, çevresel, psikolojik zarar
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
ve kayıpların önlenmesi veya etkilerinin en aza indirilmesi; ayrıca dayanıklı, güvenli,
hazırlıklı, sürdürülebilir, afete dirençli yaşam çevrelerin oluşturulması ve afet öncesinde
hazırlanarak uygulanması gereken afet risk azaltma çalışmalarının temel prensiplerinin
belirlenmesi amaçlanmaktadır. Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP), Cumhurbaşkanı
onayı ile 8 Temmuz 2022 tarihinde 31890 sayılı Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir Hatay İl Afet Risk Azaltım Stratejisi (2021)
(https://hatay.afad.gov.tr/kurumlar/hatay.afad/HATAY-I%CC%87RAP-2022.pdf) ileYine
aynı doğrultuda, Hatay ili özelinde de deprem riskini azaltmak için, 2021yılında deprem
eylem planları oluşturulmuştur.(https://hatay.afad.gov.tr/kurumlar/hatay.afad/depremkaynakli-eylemler-tablosu.pdf)
Bu iki belge/planlar AFAD kanunu ve risk azaltım stratejisi hükümleri doğrultusunda 2030
yılına kadar stratejileri ve eylemleri için geçerlidir. Kamu Mali Yönetimi Kanunu uyarınca da
strateji belgeleri bağlayıcı belgelerdir.
Hatay ilindeki afet riskini azaltmak, riske karşı sakınım stratejileri geliştirmek ve bu
doğrultuda eylem planları oluşturmak odaklı hazırlanan Hatay İl Afet Risk Azaltım Stratejisi,
İl Eylem Planı ve SWOT analizlerine göre bir riskli alan ilanı, afet riskine karşı eylemlerden
sayılmamaktadır.
Bu strateji ve eylem planına bağlı kalmak, kamu mali yönetimi kanunu uyarınca
zorunluluktur.Bu planlarda gösterilmeyen bir afet eylemini, afet planlama stratejilerine aykırı
bir biçimde idarenin riskli alan kararı alması mümkün değildir.
Dava konusu edilen 5.4.2023 tarihli riskli alan ilanı kararı ile bir eylem planı oluşturulmamış,
bir afet stratejisi izlenmiyormuş gibi karar alınmıştır. Planlama hiyerarşisi açısından, riskli
alan kararı idarenin bir kararıdır. Bu kararlar stratejik planlama hükümlerine uyumlu olmak
zorundadır. Stratejik planda gösterilmeyen bir eylemin, keyfi bir biçimde kabul edilmesi,
depreme karşı tedbirlere uymama fiilinin devam ettiğini, bu bakımdan da idarenin hiç
işlememesine yönelik davranışın kasıtlı bir idari kültüre ve pratiğe dönüştüğünü
göstermektedir. Bu bağlamda öncelikle riskli alan ilanının deprem riskini azaltmak amacı
taşımadığı, bu konuda bir plan ve eylemlerin olduğu, 7.5 şiddetinde bir kötü senaryoya göre
de bu eylemlerin oluşturulduğu, idarenin bu durumu öngördüğü gözetildiğinde, bilimsel ve
hukuki dayanaktan yoksun riskli alan ilanının kanunun öngördüğü amacı taşımadığı açıktır.
bu nedenle de ayrıca iptali gerekmektedir.
Diğer yandan depreme karşı idarenin eylemleri, stratejik plana bağlı olarak hazırlanır ve
deprem risk azaltım hedeflerini gerçekleştirmeye uygun araçlar olarak tanımlanmıştır. Fakat
anılan riskli alan ilanı aracı risk azaltma stratejisi içinde yer almadığı gibi, riskin afete
dönüşmesi sonrasında da riskli alan ilan edilmesi söz konusu olamaz. riskli alan uygulamaları,
afet meydana gelmeden önce uygulanacak bir eylemler dizisidir.Bu nedenle de riskli alan
kararı sebep unsuru yönünden hukuka aykırıdır.
Dava konusu edilen riskli alan kararı, ilin risk yönetim stratejileri ve onaylı risk azaltım
eylem planı hükümlerinde gösterilmemiş olması nedeniyle de hukuka aykırıdır ve bu anlamda
AFAD kanunu ile getirilen risk azaltım stratejilerini hükümsüz kılmaktadır.
5 – Kent hukuku ve imar hukuku bakımından Danıştay’ın riskli alan iptal gerekçeleri de
değerlendirildiğinde davaya konu kararın iptalinin yasal zorunluluk olduğunu da belirtmeliyiz.
Şöyle ki;
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
6306 sayılı Kanunun ilk halinde, riskli alana ilişkin sadece tanım yapılmış; riskli alan ilan
etme şartları ayrıca düzenlenmemiştir. 14.04.2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 25.
maddesiyle düzenlenen Ek 1. maddesinde riskli alan ilanına ilişkin bazı sebepler
düzenlenmiştir. Kanunda yapılan bu düzenlemelere paralel olarak Uygulama Yönetmeliğinde
de değişiklik yapılarak, riskli alan ilanını gerektiren sebepler biraz daha somutlaştırmaya
çalışılmıştır.
6306 Sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliği’nin 5. maddesinde riskli alan tespiti için;
“Riskli alan;
a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma
riski taşıdığına dair teknik raporu,
b) Alan sınırları içerisinde 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna göre afete maruz bölge
olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeyi,
c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar
planını,
ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini,
d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını,
e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yer bilimsel
etüd raporunu,
f) Bu fıkra uyarınca belirlenecek riskli alanlar için Ek-2’de yer alan Riskli Yapıların Tespit
Edilmesine İlişkin Esasların EK-A bölümüne göre hazırlanan analiz ve raporu,
g) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgelerin” toplanarak
Cumhurbaşkanı’na sunulması gerekmektedir.
Ayrıca AFAD tarafından riskli alan ilan edilecek bölge için de onay verilmesi gerekmektedir.
Ancak Cumhurbaşkanı Kararı ile 5 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak ilan
edilen Hatay’daki 307 hektar (3.070.000 metrekare) alanda tüm sayılan bu bilgi ve belgelerin
toplanması, altlıkların hazırlanması mümkün görülmemektedir. Bu eksiklikle nedeniyledir ki
ülke çapında ilan edilen 280 riskli alandan 81 tanesi yargı kararı ile iptal edilmiştir.
6- RİSKLİ ALAN İLAN EDİLMESİNE İLİŞKİN ÖRNEK YARGI KARARLARI
a) Danıştay 14.D., 13/11/2014, E. 2013/11002 sayılı YD kararı :
Özet: 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2.
maddesi uyarınca “Riskli Alan” olarak ilan edilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı
hakkında
Dava; Ankara İli, Çankaya İlçesi, … Mahallesi sınırları içinde bulunan, sınır ve koordinatları
Bakanlar Kurulu Kararına ekli kroki ile listede gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi uyarınca “Riskli Alan”
olarak ilan edilmesine ilişkin 18.11.2013 günlü, 2013/5594 sayılı Bakanlar Kurulu kararının
iptali istemiyle açılmıştır.
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
….. Uyuşmazlığa konu alanda, 1944 yılında yapılaşma başlamış olup, .. Lojmanları da bu
alanda bulunmaktadır. Söz konusu yapılar kendi alanında bir ilki temsil ettiği gibi,
Türkiye’nin devlet eliyle yapılmış ilk toplu konut uygulamalarından biridir. Alman mimar PB
tarafından mimari projesi hazırlanan yapıların; geleneksel Türk Konut mimarlığının önemli
öğelerinden olan geniş saçaklar, cumbaya öykünen destek üzerindeki cephe çıkmaları,
pencere modülasyonları, sacdan yapılma kafes biçimli balkon korkulukları dış cepheleri
Türkiye ve teması dikkate alınarak yapılması nedeniyle .. Mahallesi 2. Ulusal Mimarlık
akımının başkentteki önemli bir örneğini oluşturmaktadır. Bu nedenle de dava konusu alan
içerisinde yer alan ve alanın büyük bir kısmını kapsayan .. Mahallesi ve diğer eklentileri,
Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 14.04.1979 günlü,
A-1610 sayılı kararı ile 1. Derece Kentsel Sit Alanı olarak ilan edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 07.11.2013 günlü, 7090 sayılı
yazısıyla, daha önce aynı alana ilişkin olarak Bakanlar Kurulunca alınan 28.01.2013 günlü,
2013/4248 sayılı “Riskli Alan” kararının; Danıştay 14. Dairesinin 10.09.2013 günlü,
E:2013/1494, K:2013/5674 sayılı iptal kararı doğrultusunda eksiklikleri giderilerek, Kültür ve
Turizm Bakanlığının görüşünün alındığı, alandaki yapıların durumuna ilişkin Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından 28.10.2013 günlü teknik rapor hazırlanarak, Ankara İli,
Çankaya İlçesi, .. Mahallesi sınırları içinde bulunan yaklaşık 12,03 ha alanda, 1940’lı yıllarda
yapılaşmanın başladığı ve yapıların ekonomik ömürlerini tamamladığı, alanın köhnemeye yüz
tuttuğu, çöküntü alanlarının oluşmaya başladığı belirtilerek alanın üzerindeki yapılaşmanın
can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığı gerekçesiyle riskli alan olarak ilan edilmesi
talebine ilişkin olarak hazırlanan dosyanın Başbakanlığa sunulduğu, dava konusu alandaki
münferit yapılara ilişkin olarak 13.07.1992, 02.09.1994, 28.03.2006 tarihli raporların
bulunduğu, son olarak da Riskli Alan teklifi aşamasında, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığınca alana ilişkin olarak Bakanlar Kurulu kararı ile alınmış bir Afete Maruz Bölge
kararı bulunmadığının belirtilmesi üzerine dava konusu Bakanlar Kurulu kararının alındığı
anlaşılmıştır.
Dairemizin 13.04.2014 tarihli keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki kararı
doğrultusunda naip üye tarafından re’sen seçilen, Prof. Dr. .., Doç. Dr. .. ve Yrd.Doç. Dr.
..z’den oluşan bilirkişi kurulu ile birlikte yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup
bilirkişilerden; kentsel sit kimliği taşıyan uyuşmazlığa konu alanın çevre, sağlık, güvenlik
(yıkılacak derecede can ve mal güvenliği açısından tehlike arz edip etmediği) açısından risk
taşıdığı iddia edilerek Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunun 2.
maddesi uyarınca “Riskli Alan” olarak ilan edilmesi için gerekli olan koşulların oluşup
oluşmadığının ilgili Kanun ve 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin belirlediği
kriterler çerçevesinde değerlendirilmesi hususlarının incelenmesinin istenilmesi üzerine
düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; dava konusu alandaki yapıların; bodrum+zemin+1
normal kattan, bodrum+zemin+2 normal kattan ve bodrum+zemin+3 normal kattan oluşan
yığma tipi yapılar olduğu, içerisine girilme olanağı bulunan yapıların incelenmesi neticesinde,
bodrum kat dış duvarlarının taş duvar, bodrum iç mahal duvarlarının ve yapılara ait diğer
duvarların dolu blok tuğladan (harman tuğla) imal edildiği; taşıyıcı niteliği olan duvarlar
üzerinde yatay hatılların ve buhatılların üzerine oturan betonarme döşemelerin olduğu, dava
konusu alan üzerindeki bu yapıların bazılarında, bodrum kat dış ve iç duvarları ile taşıyıcı
duvarlarında çatlakların oluştuğu; bazı yapıların çevresindeki tretuvar betonlarının yer yer
çatladığı ve deformasyona uğradığı, dava konusu alanda; 80’li yıllarda, kanalizasyon
sisteminden kaynaklanan sorundan dolayı su baskını yaşandığı, su baskınından dolayı
zeminde bazı oturmaların oluştuğu, bu oturmalar nedeniyle bazı yapılarda çatlamaların
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
meydana geldiği, bu olayı takiben ….Teknik Araştırma Ticaret Limited Şirketi tarafından söz
konusu alanda zemin etüt çalışmasının yapıldığı, söz konusu zemin etüt çalışmasında, çatlak
görülen binalardan ikisinde sadece temel derinliğine kadar çukur açılarak inceleme yapıldığı
ve zemin emniyet gerilmesinin 2,5 kg/cm2 (25 t/ m2 ) olarak saptandığı; Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire
Başkanlığı tarafından rastgele seçildiği belirtilen 3 (üç) ayrı tip yapı üzerinde statik analiz
çalışması yapılırken, dava konusu alan için zemin etüt raporuna yönelik yeni bir çalışma
yapılmadığı; daha önceki yıllarda çeşitli kurum ve kuruluş tarafından hazırlanan zemin etüt
raporlarının dikkate alındığı, dava dosyasında, Tekar Teknik Araştırma Ticaret Limited
Şirketi tarafından yapılan zemin etüt çalışmasından farklı olarak; dava konusu alana ait
zeminin karakteristik yapısını ve özelliklerini ortaya koyan; yeraltı su seviyesinin varlığı ve
derinliği hakkında bilgi veren; alanda sıvılaşma ve oturma riskinin olup olmadığı konusunda
yönlendirici niteliği olan; güncel, detaylı ve gerekli zemin etüt raporunun bulunmadığı, Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli
Yapılar Daire Başkanlığı tarafından, rastgele seçildiği raporlarda belirtilen 3 (üç) ayrı tip
yapının, 2007 yılında yürürlüğe giren Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında
Yönetmelik (DBYBHY-2007) esaslarına göre, 03.10.2013 tarihinde ve StatiCAD-V: 3.2.1.5
Professional hazır paket programı kullanılarak performans tahkikinin yapıldığı, bu tahkikler
yapılırken, yaklaşık 50-60 cm’lik kısmı dışında, tamamen toprağa gömülü olan bodrum
katların, analiz esnasında hatalı bir şekilde kritik kat olarak kabul edildiği ve analize dahil
edildiği, bu şekilde yapılan performans tahkikleri sonucunda seçilen 3 (üç) yapının deprem
performans düzeyinin “Göçme Durumu” olarak saptandığı ve bu 3(üç) yapının analiz
sonucuna bağlı kalarak, dava konusu alanda bulunan bütün yapılar hakkında genel bir kanaate
ulaşılmaya çalışıldığı, yapılan bu analiz hatasının yapı ağırlığını, dolayısıyla yapıya gelen
deprem kuvvetini etkilediği, bu analiz hatasının, yapının performans seviyesini etkileyecek
mahiyette olduğu, ayrıca; performans analizinin yapıldığı tarih dikkate alındığında, 6306
sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin geçici 2.inci maddesinin (Ek: RG-2/7/2013-
28695) 1.inci fıkrasında belirtildiği gibi, Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında
Yönetmelik hükümlerine göre riskli yapı tespiti yapılabileceği, Deprem Bölgelerinde
Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik’in yığma yapıların deprem performansını
belirlenmesi ile ilgili 7.7.6. maddesinde; “Yığma binaların performans düzeyine, 7.2’ye göre
yapılan inceleme ve Bölüm 5’e göre yapılan hesap sonucunda karar verileceği, eğer yığma
binanın her iki doğrultudaki tüm duvarlarının kesme dayanımı uygulanan deprem etkileri
altında oluşan kesme kuvvetlerini karşılamaya yeterli ise, binanın Hemen Kullanım
Performans Düzeyini sağladığı sonucuna varıldığı, herhangi bir katta uygulanan deprem
doğrultusunda bu koşulu sağlamayan duvarların kat kesme kuvvetine katkısı %20’nin altında
ise binanın Can Güvenliği Performans Düzeyini sağladığının kabul edileceği, sadece yetersiz
olan duvarların en az 7F.2’de belirtildiği düzeyde güçlendirilmesi gerektiği, bu durumların
dışında binanın göçme durumunda olduğu kabul edilir” hükmünün yazılı olduğu, buna göre;
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından yapılan söz konusu performans analizi
incelendiğinde, analizi yapılan yapıların, Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında
Yönetmelik’in yığma yapıların deprem performansını belirlenmesi ile ilgili 7.7.6.
maddesindeki hükmüne uygun olarak değerlendirildiği, ancak; söz konusu performans
analizlerinde, yaklaşık 50-60 cm’lik kısmı dışında, tamamen toprağa gömülü olan bodrum
katların, hatalı bir şekilde kritik kat olarak kabul edildiği ve analize dahil edildiği, konuyla
ilgili olarak; dava dosyasında, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi tarafından
hazırlanmış, İnş. Yük. Müh. NB ve Dr. Müh. DU imzalı ve 19.02.2014 tarihli inceleme raporu
bulunduğu, söz konusu inceleme raporunda; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından yapılan
performans analizi hakkında değerlendirmelerde bulunulduğu, bu değerlendirmeler
yapılırken; Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik’in yığma yapıların
deprem performansını belirlenmesi ile ilgili 7.7.6. maddesi yerine, 6306 sayılı Kanunun
Uygulama Yönetmeliği’nin Ek-2: Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar kısmında
yer alan, 3.7. maddesindeki; “Riskli Yığma Binanın Belirlenmesi” hükmünün dikkate alındığı,
6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin Ek-2: Riskli Yapıların Tespit Edilmesine
İlişkin Esaslar kısmında yer alan, 3.7.maddesinde; “Yığma binalarda kritik kattaki taşıyıcı
duvarların kesme dayanımı, deprem etkileri altında oluşan kesme kuvvetleri ile karşılaştırılır.
Karşılaştırma binanın her iki doğrultusu için ayrı ayrı yapılacaktır. Dayanımı yeterli olmayan
duvarların kat kesme kuvvetine katkısı herhangi bir doğrultuda % 50’nin üstünde ise, bina
Riskli Bina olarak kabul edilir” hükmünün yazılı olduğu, 6306 sayılı Kanunun Uygulama
Yönetmeliği’nin bu hükmü dikkate alınarak, 03.10.2013 tarihinde, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire
Başkanlığı tarafından yapılan performans analizi incelendiğinde, söz konusu yapıların riskli
olmadığı sonucuna ulaşılabilse bile; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel
Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından yapılan
performans analizlerinin, Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik’in
yığma yapıların deprem performansını belirlenmesi ile ilgili 7.7.6. maddesi dikkate alınarak
değerlendirilmesi gerektiği, zira; Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında
Yönetmelik ile 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin konuyla ilgili hükümleri,
değerlendirme kriterleri ve olaya bakış açıları birbirinden farklı olup, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün analiz ve
değerlendirmeler için Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik’in ilgili
hükümlerini dikkate alması, analiz tarihi gözetildiğinde, 6306 sayılı Kanunun Uygulama
Yönetmeliği’nin geçici 2.inci maddesinin (Ek: RG-2/7/2013-28695) 1.inci fıkrasına uygun
olduğu, ancak; 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin geçici 2.inci maddesinin (Ek:
RG2/7/2013-28695) 1.inci fıkrasına göre, halihazırda yasal sürenin dolmuş olması nedeniyle,
bu tür yapıların analizleri yapılırken ve bu analizler değerlendirilirken, artık 6306 sayılı
Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin Ek-2: Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar
kısmında belirtilen hükümlerin dikkate alınması gerektiği, Deprem Bölgelerinde Yapılacak
Binalar Hakkında Yönetmelik (DBYBHY-2007) esaslarına göre performans tahkiki yapılan
yapıların; .. ada .. parsel üzerinde bulunan .. numaralı, .. ada .. parsel üzerinde bulunan ..
numaralı ve .. ada .. parsel üzerinde bulunan .. numaralı bloklar olduğu; söz konusu bu
bloklardan farkı olarak, dava konusu alan üzerindeki diğer bloklarda, özellikle .. ada .. parsel;
.. ada .. parsel; .. ada .. parsel; .. ada .. parsel; .. ada .. parseller üzerindeki bulunan yapılarda
performans tahkikinin yapılmadığı; performans tahkiki yapılmayan bu yapılar üzerinde sadece
gözlemsel tespitlerin ve incelemelerin yapıldığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve
Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından
seçilen 3 (üç) ayrı tip yapının analizi sonucunda elde edilen performans düzeyini temel alarak,
dava konusu alan üzerindeki bütün yapılar hakkında genel bir kanaate ulaşılmaya
çalışılmasından ve seçilen 3 (üç) ayrı tip yapı dışındaki diğer yapılarda, 6306 sayılı Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve bu kanunun Uygulama Yönetmeliği
kapsamında belirtilen hususlar çerçevesinde, detaylı bir şekilde performans ve riskli bina
analizi yapılmayıp, bu yapılar için sadece gözlemsel tespit ve incelemelerin dikkate alındığı,
riskli alan olarak ilan edilen; Ankara İli, Çankaya İlçesi, Namık Kemal Mahallesindeki dava
konusu alan üzerindeki bütün yapıların; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2/ç maddesinde belirtilen can ve mal kaybına yol açma
riski taşıdığı konusunda kesin bir hükme varılamayacağı, ancak dava konusu alan üzerindeki
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
yapıların bazılarında, bodrum kat dış ve iç duvarlarında, yapının taşıyıcı duvarlarında belirgin
çatlakların ve ayrılmaların oluştuğu; bazı yapıların çevresindeki tretuvar betonlarının yer yer
deformasyona uğradığı, söz konusu bu hasarların varlığı; dava dosyasında bulunan, eski
tarihli teknik inceleme raporlarında da ifade edildiğinden; bu çatlakların yakın zamanda
oluşmadığı, bilirkişilerce incelenen yapılarda kullanılan taşıyıcı tuğla ve bağlayıcı harcın
oldukça iyi durumda olduğu, söz konusu yapılar üzerindeki performans ve riskli bina analizi
yapılmadan önce, tuğla ve harçlardan yeterli örnek alınarak gerçek malzeme dayanımın
belirlenmesi ve analizlerde bu dayanımın kullanılması gerektiği ve yapılarda bulunan bodrum
katların, tekniğine ve yapılma amacına uygun olarak analizlerde dikkate alınması gerektiği,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından yapılan analiz hatasının, yapının performans
düzeyini değiştirecek mahiyette olduğu, dava konusu alan üzerindeki yapılardan seçilen 3 (üç)
ayrı tip yapının analizi sonucunda elde edilen performans düzeyini temel alarak, dava konusu
alan üzerindeki bütün yapılar hakkında genel bir kanaate ulaşılmaya çalışıldığından bahisle;
dava konusu alan üzerindeki yapıların tamamı için; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2/ç maddesinde belirtilen can ve mal kaybına yol açma
riski taşıdığı hükmüne varılamayacağı, 18.11.2013 gün ve 2013/5594 sayılı Bakanlar Kurulu
kararı ile “Riskli Alan” olarak ilan edilen ve kentsel sit kimliği taşıyan Ankara İli, Çankaya
İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanın; çevre, sağlık, güvenlik (yıkılacak
derecede can ve mal güvenliği açısından tehlike arz edip etmediği) açısından risk taşıdığı
iddia edilerek, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun
- maddesi uyarınca “Riskli Alan” olarak ilan edilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı ve
dava konusu alan üzerindeki yapıların bazılarında, bodrum kat dış ve iç duvarlarında, yapının
taşıyıcı duvarlarında çatlakların ve ayrılmaların oluştuğu ancak bu çatlakların yeni tarihli
olmadığı, bu çatlakların tekniğine uygun olarak ve çimento veya epoksi enjeksiyon ile
onarılabileceği, bazı yapıların çevresindeki tretuvar betonlarının deformasyona uğradığı,
yapıların genel bir bakıma ihtiyaç duyduğu, bir çok yapı da ise çatlak vb. hiçbir hasar
bulunmadığı görüşüne yer verilmiştir.
Anılan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, taraflarca bilirkişi raporuna yapılan
itirazlar bilirkişi raporunu kusurlandıracak nitelikte görülmemiştir.
Bu durumda; bilirkişi raporu ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi
sonucunda, 18.11.2013 günlü, 2013/5594 sayılı dava konusu Bakanlar Kurulu kararında kamu
yararına ve hukuka uyarlık bulunmamıştır.
b) Danıştay 14.D., 25/02/2015, E. 2014/11167 sayılı YD kararı:
Özet: Uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin 24.12.2012 günlü,
2012/4160 sayılı Bakanlar Kurulu kararının davacının parsellerine ilişkin kısmında hukuka
uyarlık görülmediği hakkında
Dava; İstanbul İli, Zeytinburnu İlçesi, .. Mahallesi, .. ada, .. sayılı parsellerde bulunan
davacıya ait taşınmazların da içinde yer aldığı sınır ve koordinatları Bakanlar Kurulu Kararına
ekli kroki ile listede gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesi uyarınca “Riskli Alan” olarak ilan edilmesine
ilişkin 24.12.2012 günlü, 2012/4160 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının davacının parsellerine
ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır. …..
Gerek Anayasa gerek de AİHS düzenlemeleriyle kişilerin mülkiyet hakları güvence altına
alınmıştır. Mülkiyet hakkının yalnızca kamu yararının mevcut olduğu durumlarda kanunla
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
sınırlanabileceği de yine bu düzenlemelerde öngörülmüştür. Kanun koyucu tarafından olağan
dışı kanun olarak düzenlenen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanun kapsamında da kanunda sayılan idarelerce mülkiyet hakkına sınırlama
getirebilecektir. Ancak, yine burada Kanun bu yetkinin kullanımını oldukça sıkı kurallara
bağlamış ve ortada kamu yararını ilgilendiren durumun bulunduğunu hiç bir şüpheye yer
vermeyecek şekilde açık ve somut bir şekilde ortaya konulmasını şarta bağlamıştır. Bu
bağlamda, bir alanın “Riskli Alan” olarak ilan edilebilmesi için üzerindeki yapılaşma
sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıma sebebinin mutlaka yapıların fiili durumları
incelendikten sonra hazırlanacak teknik bir rapor ile ortaya konulması gerekecektir. …….
Diğer taraftan, uyuşmazlık konusu alanın üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına
yol açma riski taşıdığına dair idarelerce hazırlanan raporların gözlemsel genel bilgiler içerdiği,
İstanbul’un önceki yıllarda yaşamış olduğu depremler sonucunda söz konusu yapıların
olumsuz olarak etkilenip etkilenmediği yolunda belirlemeye yer vermediği, değişik tipteki
yapılardan örnekleme suretiyle karot veya numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde
çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını
kanıtlayacak yeterli bilgi içermediği ve bu nedenle alanın riskli alan ilan edilebilmesi için
Kanunun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşulların detaylı bir teknik rapor ile
oluşturulamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda; uyuşmazlığa konu alanın “riskli alan” ilan edilmesine ilişkin 24.12.2012 günlü,
2012/4160 sayılı Bakanlar Kurulu kararının davacının parsellerine ilişkin kısmında hukuka
uyarlık görülmemiştir.
c) Danıştay 14.D., E.2014/308, K.2016/1135 Sayılı Kararı:
Özeti : “Riskli Alan” olarak ilan edilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı hakkında
Dava; Ankara İli, Çankaya İlçesi, Namık Kemal ve Yenişehir Mahalleleri sınırları içerisinde
bulunan, sınır ve koordinatları Bakanlar Kurulu Kararına ekli kroki ile listede gösterilen
alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunun 2.
maddesi uyarınca “Riskli Alan” olarak ilan edilmesine ilişkin 18.11.2013 günlü, 2013/5594
sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır. ……
Uyuşmazlığa konu alanda, 1944 yılında yapılaşma başlamış olup, Saraçoğlu Lojmanları da bu
alanda bulunmaktadır. Söz konusu yapılar kendi alanında bir ilki temsil ettiği gibi,
Türkiye’nin devlet eliyle yapılmış ilk toplu konut uygulamalarından biridir. Alman mimar
Paul Bonatz tarafından mimari projesi hazırlanan yapıların; geleneksel Türk Konut
mimarlığının önemli öğelerinden olan geniş saçaklar, cumbaya öykünen destek üzerindeki
cephe çıkmaları, pencere modülasyonları, sacdan yapılma kafes biçimli balkon korkulukları
dış cepheleri Türkiye ve teması dikkate alınarak yapılması nedeniyle Saraçoğlu Mahallesi 2.
Ulusal Mimarlık akımının başkentteki önemli bir örneğini oluşturmaktadır. Bu nedenle de
dava konusu alan içerisinde yer alan ve alanın büyük bir kısmını kapsayan Saraçoğlu
Mahallesi ve diğer eklentileri, Kültür Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek
Kurulunun 14.04.1979 günlü, A-1610 sayılı kararı ile 1. Derece Kentsel Sit Alanı olarak ilan
edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 07.11.2013 günlü, 7090 sayılı
yazısıyla, daha önce aynı alana ilişkin olarak Bakanlar Kurulunca alınan 28.01.2013 günlü,
2013/4248 sayılı “Riskli Alan” kararının; Danıştay Ondördüncü Dairesinin 10.09.2013 günlü,
E:2013/1494, K:2013/5674 sayılı iptal kararı doğrultusunda eksiklikleri giderilerek, Kültür ve
Turizm Bakanlığının görüşünün alındığı, alandaki yapıların durumuna ilişkin Çevre ve
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
Şehircilik Bakanlığı tarafından 28.10.2013 günlü teknik rapor hazırlanarak, Ankara İli,
Çankaya İlçesi, …..sınırları içinde bulunan yaklaşık 12,03 ha alanda, 1940’lı yıllarda
yapılaşmanın başladığı ve yapıların ekonomik ömürlerini tamamladığı, alanın köhnemeye yüz
tuttuğu, çöküntü alanlarının oluşmaya başladığı belirtilerek alanın üzerindeki yapılaşmanın
can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığı gerekçesiyle riskli alan olarak ilan edilmesi
talebine ilişkin olarak hazırlanan dosyanın Başbakanlığa sunulduğu, dava konusu alandaki
münferit yapılara ilişkin olarak 13.07.1992, 02.09.1994, 28.03.2006 tarihli raporların
bulunduğu, son olarak da Riskli Alan teklifi aşamasında , Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığınca alana ilişkin olarak Bakanlar Kurulu kararı ile alınmış bir Afete Maruz Bölge
kararı bulunmadığının belirtilmesi üzerine dava konusu Bakanlar Kurulu kararının alındığı
anlaşılmıştır.
Dava konusu Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan bir diğer davada Dairemizin
13.04.2014 günlü, E:2013/11002 sayılı keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki
kararı doğrultusunda naip üye tarafından re’sen seçilen, …bilirkişi kurulu ile birlikte yerinde
keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup bilirkişilerden; kentsel sit kimliği taşıyan
uyuşmazlığa konu alanın çevre, sağlık, güvenlik (yıkılacak derecede can ve mal güvenliği
açısından tehlike arz edip etmediği) açısından risk taşıdığı iddia edilerek Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunun 2. maddesi uyarınca “Riskli Alan” olarak ilan
edilmesi için gerekli olan koşulların oluşup oluşmadığının, ilgili Kanun ve 6306 sayılı
Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin belirlediği kriterler çerçevesinde değerlendirilmesi
hususlarının incelenmesinin istenilmesi üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; dava
konusu alandaki yapıların; bodrum+zemin+1 normal kattan, bodrum+zemin+2 normal kattan
ve bodrum+zemin+3 normal kattan oluşan yığma tipi yapılar olduğu, içerisine girilme olanağı
bulunan yapıların incelenmesi neticesinde, bodrum kat dış duvarlarının taş duvar, bodrum iç
mahal duvarlarının ve yapılara ait diğer duvarların dolu blok tuğladan (harman tuğla) imal
edildiği; taşıyıcı niteliği olan duvarlar üzerinde yatay hatılların ve bu hatılların üzerine oturan
betonarme döşemelerin olduğu, dava konusu alan üzerindeki bu yapıların bazılarında, bodrum
kat dış ve iç duvarları ile taşıyıcı duvarlarında çatlakların oluştuğu; bazı yapıların çevresindeki
tretuvar betonlarının yer yer çatladığı ve deformasyona uğradığı, dava konusu alanda; 80’li
yıllarda, kanalizasyon sisteminden kaynaklanan sorundan dolayı su baskını yaşandığı, su
baskınından dolayı zeminde bazı oturmaların oluştuğu, bu oturmalar nedeniyle bazı yapılarda
çatlamaların meydana geldiği, bu olayı takiben ……Şirketi tarafından söz konusu alanda
zemin etüd çalışmasının yapıldığı, söz konusu zemin etüd çalışmasında, çatlak görülen
binalardan ikisinde sadece temel derinliğine kadar çukur açılarak inceleme yapıldığı ve zemin
emniyet gerilmesinin 2,5 kg/cm2 (25 t/m2) olarak saptandığı; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanlığı
tarafından rastgele seçildiği belirtilen 3 (üç) ayrı tip yapı üzerinde statik analiz çalışması
yapılırken, dava konusu alan için zemin etüd raporuna yönelik yeni bir çalışma yapılmadığı;
daha önceki yıllarda çeşitli kurum ve kuruluş tarafından hazırlanan zemin etüd raporlarının
dikkate alındığı, dava dosyasında, …. Şirketi tarafından yapılan zemin etüd çalışmasından
farklı olarak; dava konusu alana ait zeminin karakteristik yapısını ve özelliklerini ortaya
koyan; yeraltı su seviyesinin varlığı ve derinliği hakkında bilgi veren; alanda sıvılaşma ve
oturma riskinin olup olmadığı konusunda yönlendirici niteliği olan; güncel, detaylı ve gerekli
zemin etüd raporunun bulunmadığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel
Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından, rastgele
seçildiği raporlarda belirtilen 3 (üç) ayrı tip yapının, 2007 yılında yürürlüğe giren Deprem
Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik (DBYBHY-2007) esaslarına göre,
03.10.2013 tarihinde ve StatiCAD-V:3.2.1.5 Professional hazır paket programı kullanılarak
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
performans tahkikinin yapıldığı, bu tahkikler yapılırken, yaklaşık 50-60 cm’lik kısmı dışında,
tamamen toprağa gömülü olan bodrum katların, analiz esnasında hatalı bir şekilde kritik kat
olarak kabul edildiği ve analize dahil edildiği, bu şekilde yapılan performans tahkikleri
sonucunda seçilen 3 (üç) yapının deprem performans düzeyinin “Göçme Durumu” olarak
saptandığı ve bu 3(üç) yapının analiz sonucuna bağlı kalarak, dava konusu alanda bulunan
bütün yapılar hakkında genel bir kanaate ulaşılmaya çalışıldığı, yapılan bu analiz hatasının
yapı ağırlığını, dolayısıyla yapıya gelen deprem kuvvetini etkilediği, bu analiz hatasının,
yapının performans seviyesini etkileyecek mahiyette olduğu, ayrıca; performans analizinin
yapıldığı tarih dikkate alındığında, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin Geçici 2.
maddesinin (Ek: RG-2/7/2013-28695) 1. fıkrasında belirtildiği gibi, Deprem Bölgelerinde
Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre riskli yapı tespiti yapılabileceği,
Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik’in yığma yapıların deprem
performansını belirlenmesi ile ilgili 7.7.6. maddesinde; “Yığma binaların performans
düzeyine, 7.2’ye göre yapılan inceleme ve Bölüm 5’e göre yapılan hesap sonucunda karar
verileceği, eğer yığma binanın her iki doğrultudaki tüm duvarlarının kesme dayanımı
uygulanan deprem etkileri altında oluşan kesme kuvvetlerini karşılamaya yeterli ise, binanın
Hemen Kullanım Performans Düzeyini sağladığı sonucuna varıldığı, herhangi bir katta
uygulanan deprem doğrultusunda bu koşulu sağlamayan duvarların kat kesme kuvvetine
katkısı %20’nin altında ise binanın Can Güvenliği Performans Düzeyini sağladığının kabul
edileceği, sadece yetersiz olan duvarların en az 7F.2’de belirtildiği düzeyde güçlendirilmesi
gerektiği, bu durumların dışında binanın Göçme Durumunda olduğu kabul edilir” hükmünün
yazılı olduğu, buna göre; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm
Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından yapılan söz konusu
performans analizi incelendiğinde, analizi yapılan yapıların, Deprem Bölgelerinde Yapılacak
Binalar Hakkında Yönetmelik’in yığma yapıların deprem performansını belirlenmesi ile ilgili
7.7.6. maddesindeki hükmüne uygun olarak değerlendirildiği, ancak; söz konusu performans
analizlerinde, yaklaşık 50-60 cm’lik kısmı dışında, tamamen toprağa gömülü olan bodrum
katların, hatalı bir şekilde kritik kat olarak kabul edildiği ve analize dahil edildiği, konuyla
ilgili olarak; dava dosyasında, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi tarafından
hazırlanmış, İnş.Yük.Müh. …. imzalı ve 19.02.2014 tarihli inceleme raporu bulunduğu, söz
konusu inceleme raporunda; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm
Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından yapılan performans
analizi hakkında değerlendirmelerde bulunulduğu, bu değerlendirmeler yapılırken; Deprem
Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik’in yığma yapıların deprem
performansını belirlenmesi ile ilgili 7.7.6. maddesi yerine, 6306 sayılı Kanunun Uygulama
Yönetmeliği’nin Ek-2: Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar kısmında yer alan,
3.7. maddesindeki; “Riskli Yığma Binanın Belirlenmesi” hükmünün dikkate alındığı, 6306
sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin Ek-2: Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin
Esaslar kısmında yer alan, 3.7.maddesinde; “Yığma binalarda kritik kattaki taşıyıcı duvarların
kesme dayanımı, deprem etkileri altında oluşan kesme kuvvetleri ile karşılaştırılır.
Karşılaştırma binanın her iki doğrultusu için ayrı ayrı yapılacaktır. Dayanımı yeterli olmayan
duvarların kat kesme kuvvetine katkısı herhangi bir doğrultuda % 50’nin üstünde ise, bina
Riskli Bina olarak kabul edilir” hükmünün yazılı olduğu, 6306 sayılı Kanunun Uygulama
Yönetmeliği’nin bu hükmü dikkate alınarak, 03.10.2013 tarihinde, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire
Başkanlığı tarafından yapılan performans analizi incelendiğinde, söz konusu yapıların riskli
olmadığı sonucuna ulaşılabilse bile;
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından yapılan performans analizlerinin, Deprem
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik’in yığma yapıların deprem
performansını belirlenmesi ile ilgili 7.7.6. maddesi dikkate alınarak değerlendirilmesi
gerektiği, zira; Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik ile 6306 sayılı
Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin konuyla ilgili hükümleri, değerlendirme kriterleri ve
olaya bakış açıları birbirinden farklı olup, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel
Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün analiz ve değerlendirmeler için Deprem
Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik’in ilgili hükümlerini dikkate alması,
analiz tarihi gözetildiğinde, 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’nin Geçici 2.
maddesinin (Ek: RG-2/7/2013-28695) 1. fıkrasına uygun olduğu, ancak; 6306 sayılı Kanunun
Uygulama Yönetmeliği’nin Geçici 2. maddesinin (Ek: RG2/7/2013-28695) 1. fıkrasına göre,
halihazırda yasal sürenin dolmuş olması nedeniyle, bu tür yapıların analizleri yapılırken ve bu
analizler değerlendirilirken, artık 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin Ek-2: Riskli
Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar kısmında belirtilen hükümlerin dikkate alınması
gerektiği, Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik (DBYBHY-2007)
esaslarına göre performans tahkiki yapılan yapıların; …. parsel üzerinde bulunan ….
numaralı, … parsel üzerinde bulunan … numaralı ve … parsel üzerinde bulunan …numaralı
bloklar olduğu; söz konusu bu bloklardan farkı olarak, dava konusu alan üzerindeki diğer
bloklarda, özellikle .. …. parseller üzerindeki bulunan yapılarda performans tahkikinin
yapılmadığı; performans tahkiki yapılmayan bu yapılar üzerinde sadece gözlemsel tespitlerin
ve incelemelerin yapıldığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm
Hizmetleri Genel Müdürlüğü Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından seçilen 3 (üç) ayrı tip
yapının analizi sonucunda elde edilen performans düzeyini temel alarak, dava konusu alan
üzerindeki bütün yapılar hakkında genel bir kanaate ulaşılmaya çalışılmasından ve seçilen 3
(üç) ayrı tip yapı dışındaki diğer yapılarda, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve bu kanunun Uygulama Yönetmeliği kapsamında
belirtilen hususlar çerçevesinde, detaylı bir şekilde performans ve riskli bina analizi
yapılmayıp, bu yapılar için sadece gözlemsel tespit ve incelemelerin dikkate alındığı, riskli
alan olarak ilan edilen; Ankara İli, Çankaya İlçesi, …Mahallesindeki dava konusu alan
üzerindeki bütün yapıların; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi
Hakkında Kanunun 2/ç maddesinde belirtilen can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığı
konusunda kesin bir hükme varılamayacağı, ancak dava konusu alan üzerindeki yapıların
bazılarında, bodrum kat dış ve iç duvarlarında, yapının taşıyıcı duvarlarında belirgin
çatlakların ve ayrılmaların oluştuğu; bazı yapıların çevresindeki tretuvar betonlarının yer yer
deformasyona uğradığı, söz konusu bu hasarların varlığı; dava dosyasında bulunan, eski
tarihli teknik inceleme raporlarında da ifade edildiğinden; bu çatlakların yakın zamanda
oluşmadığı, bilirkişilerce incelenen yapılarda kullanılan taşıyıcı tuğla ve bağlayıcı harcın
oldukça iyi durumda olduğu, söz konusu yapılar üzerindeki performans ve riskli bina analizi
yapılmadan önce, tuğla ve harçlardan yeterli örnek alınarak gerçek malzeme dayanımın
belirlenmesi ve analizlerde bu dayanımın kullanılması gerektiği ve yapılarda bulunan bodrum
katların, tekniğine ve yapılma amacına uygun olarak analizlerde dikkate alınması gerektiği,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Riskli Yapılar Daire Başkanlığı tarafından yapılan analiz hatasının, yapının performans
düzeyini değiştirecek mahiyette olduğu, dava konusu alan üzerindeki yapılardan seçilen 3 (üç)
ayrı tip yapının analizi sonucunda elde edilen performans düzeyini temel alarak, dava konusu
alan üzerindeki bütün yapılar hakkında genel bir kanaate ulaşılmaya çalışıldığından bahisle;
dava konusu alan üzerindeki yapıların tamamı için; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2/ç maddesinde belirtilen can ve mal kaybına yol açma
riski taşıdığı hükmüne varılamayacağı, 18.11.2013 gün ve 2013/5594 sayılı Bakanlar Kurulu
kararı ile “Riskli Alan” olarak ilan edilen ve kentsel sit kimliği taşıyan Ankara İli, Çankaya
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanın; çevre, sağlık, güvenlik (yıkılacak
derecede can ve mal güvenliği açısından tehlike arz edip etmediği) açısından risk taşıdığı
iddia edilerek, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun - maddesi uyarınca “Riskli Alan” olarak ilan edilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı ve
dava konusu alan üzerindeki yapıların bazılarında, bodrum kat dış ve iç duvarlarında, yapının
taşıyıcı duvarlarında çatlakların ve ayrılmaların oluştuğu ancak bu çatlakların yeni tarihli
olmadığı, bu çatlakların tekniğine uygun olarak ve çimento veya epoksi enjeksiyon ile
onarılabileceği, bazı yapıların çevresindeki tretuvar betonlarının deformasyona uğradığı,
yapıların genel bir bakıma ihtiyaç duyduğu, birçok yapıda ise çatlak vb. hiçbir hasar
bulunmadığı görüşüne yer verilmiştir.
Bu durumda; bilirkişi raporu ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi
sonucunda, 18.11.2013 günlü, 2013/5594 sayılı dava konusu Bakanlar Kurulu kararında kamu
yararına ve hukuka uyarlık bulunmamıştır.”
Somut kararlar dikkatle incelendiğinde , iptale konu edilen kararın Danıştay’ın riskli karar
ilanı için gerekli gördüğü kriterleri taşımadığı görülecektir.
7 – YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİMİZİN GEREKÇELERİ
2577 Sayılı İYUK 27 maddesi yürütmenin durdurulması kararının verilmesi için gereken iki
şartı açıkça belirtmiştir. Buna göre, dava konusu işlemin açıkça hukuka aykırılığı ve işlemin
uygun olmasının telafisi güç ve imkansız zararlar doğuracağı durumlarda mahkemenin veya
hakimin yürütmenin durdurulması kararı verebilecektir. Somut uyuşmazlığa bakıldığında
yukarıda ifade etiğimiz huşular çerçevesinde dava konusu işlemin açıkça hukuka aykırı
olduğu izahtan varestedir.
Bunun yanında dava konusu işlemin uygulanması riskli alan ilan edilen bölgede çok sayıda
insanın sonradan telafisi mümkün olmayan mülkiyete ilişkin hak kayıplarına neden olacaktır.
Başka bir ifadeyle bu işlemin dava sürecinde uygulanmasının durdurulmaması ileride çok
ciddi mülkiyet haklarının ihlaline neden olabilecek ve bu süreçte alınacak kararlar, yapılaşma
anlamında ciddi bir hukuki kargaşaya da neden olacaktır.
İSTEM ve SONUÇ : Yukarıda İzah Edilen ve Resen Nazara Alınacak Nedenlerle;
Öncelikli olarak; Bölgedeki AFET, OHAL ve İlgili mevzuatlar da dikkate alınarak ADLİ
YARDIM TALEBİMİN kabulü ile davanın adli yardım kapsamında görülmesi, harçtan muaf
tutulması, bu kapsamda davanın masraflarının hazineden karşılanmasına karar verilmesini,
Somut olarak;GENEL KAMU YARARIgereğince6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. Maddesi gereğince 05.04.2023 Tarih ve 32154 Sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan, Hatay ili, Antakya ilçesinde307 hektarlık alanın riskli alan ilan
edilmesine ilişkin 7033 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının (Ek: 1) öncelikle savunma
gelinceye kadar yürütülmesinindurdurulmasına, savunma geldikten sonra da yürütülmesinin
durdurulmasına, sonrasındaYargılamanın Duruşmalı yapılarak iptal edilmesine,
Dava konusu edilen riskli alan kararına yönelik her türlü bilgi ve belge yanı sıra, dava konusu
işlem riskli alan ilanı kararı (5.4.2023 günlü resmi gazete), riskli alan uygulamasını olanaklı
kılan her türlü master planı, imar planı, plan notu ve plan açıklama raporunu, kentsel tasarım
projelerini ve buna dayanak jeolojik, jeofizik, jeodezik, jeotektonik, vs raporun da dosyasına
ERBEK HUKUK VE DANIŞMANLIKAv. Denizhan ERBEK-Av. Figen ERBEK
Mehmetçik Sok. Kadir Has İş Merkezi B-1 Blok Kat:4 No:120 Bahçelievler/İstanbul
getirtilmesini,
Yargılamave vekalet giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini vekaleten arz ve talep ederiz.
05.05.2023
DAVACILAR
Figen ERBEK
e imzaldr
Ek. İptale konu karar
Ek. Vekaletname