Gezmiş, İnan ve Aslan’ın idam cezalarının 6 Mayıs 1972’de infazı, Türkiye’nin idam tarihinde de önemli bir yer tutuyor.
Ve yıllardır vijdanları sızlatıyor.
Bundan tam 51 yıl öncesinin 6 Mayısında Deniz Gezmiş ,Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan teröristikle suçlanarak idam edilmişti.
Yüreği vatan sevgisiyle dolu bu üç delikanlı boyunlarına geçirilen yağlı ipte vatan sevgisine olan inançlarını hayatlarıyla ödediler.
Vatanını ve milletini bölünmez bütünlüğü ile seven fidan gibi üç genç delikanlı; Bağımsız , demokratik , özgürlük ve eşitliğin olduğu, halkının mutlu, gelecekten umutlu , sömürüsüz , soygunsuz bir Türkiye için çırpınan ve bu uğurda canlarını bile feda etmekten çekinmeyen üç vatanseverin idam edilişinin yıldönümü.
Onlar terörist değildi ama terörist muamelesiyle idam edildiler.
Bu üç genç ülkesini ve ulusunu o kadar seviyorlardı ki ; Eylemlerinde hiç kimsenin burnunun bile kanamaması için azami özeni gösteriyorlar, kimseye zarar vermeyecek eylemlerle düşüncelerini açıklamaya çalışıyor, eylemlerde bulunuyorlardı.
Ordusuna ve devletin temsilcilerine kurşun sıkmıyor masum vatandaşları katletmiyorlardı.
Onlar, Hizbullahçılar gibi kaçırdıkları insanları diri diri toprağa gömmüyor, faili meçhul cinayetler işlemiyorlardı.
Onlar, uyuşturucu şebekeleriyle işbirliği yapmamış, devletin ve milletin iliğini sömüren çeteler kurmamışlardı.
Onlar, bankalar batırıp tüyü bitmemiş yetimin haklarını gasp etmemişlerdi.
Onlar, Şevki Yılmazlar, Merve Kavakçı‘lar Hasan Mezarcı‘lar ve daha niceleri gibi iki yüzlü davranıp insanların dini duygularını sömürüp Cumhuriyetin tanıdığı olanaklarla Cumhuriyet düşmanlığı yapmıyor Cumhuriyete ihanet etmiyorlardı.
Onlar, dağdaki teröristle işbirliği yapıp, meclis çatısı altında devletten maaş almıyorlardı.
Onlar, uğruna ölümü bile göze aldıkları ülkesi ve milletinin aydınlık geleceği için düşüncelerini açıkça ortaya koyarken bu inançlarına ve amaçlarına ulaşmak için cinayetler işleyip Türkiye düşflmanlarıyla işbirlikçiliği yapmıyorlardı.
Kimsenin canına, malına, ırzına katsetmiyorlardı ama asıldılar.
Ama, Hunharca katliamlarla 30 bin vatandaşımızı ve güvenlik görevlilerimizi katleden Apo, hapishanede krallar gibi yaşıyor, belki de bir gün serbest bile kalabilecekken onlar vatanseverliğin bedelini canlarıyla ödediler.
İşte vatanını sevmekten başka suçu olmayan, kimseye zararı dokunmayan bu üç gencimiz; Deniz, Yusuf ve Hüseyin‘e canımız yanıyor yüreğimiz sızlıyor.
Onların masumluğu, günümüze her türlü kalleşliği, acımasızlığı, vijdansızlığı ile masum insanları bile gözlerini k›rpmadan cayır cayır yakan, insanlar› kaçırarak diri diri gömen, güvenlik güçlerini kalleşçe pusuya düşüren Türkiye düşmanlarını gördükçe daha çok anlaşılıyor.
Onlar, gençtiler; ülkelerini ve insanlarını çok seviyorlardı. Bu sevgi uğruna yola çıkarken elbette hata yapabiliyorlardı, ama hiç kimsenin canına, malına kastetmiyorlardı…
Bu gençlerin vatanseverlikleri sonunda anlaşıldı ama artık iş işten geçmişti.
Hatta bu gençlere kıyanlar da sonradan pişmanlıklar yaşamışlardı.
Bu yürekli vatansever gençlerimizi rahmetle anıyor, şimdiki sahte vatanseverlerin, o gençlerden alacakları çok vatanseverlik ve insanlık dersi var diyorum.
BAHRİ POLAT