Türkiye’nin yüzde 10 büyüyerek dünya büyüyenler listesindeki üst sıralarda olduğumuz altı çizilerek belirtiliyor.
Peki nasıl oluyor da Türkiye gıda enflasyonunda 64,47’lik oranla dünyada 4. sıraya yükseliyor?
Dünya enflasyon liginde bizden önce yüzde 260’lık yıllık enflasyonla ikinci sırada bulunuyor. Listede yüzde 240’lık oranla Lübnan üçüncü, yüzde 139’luk oranla Suriye dördüncü.
Geleceği bilinmeyen belirsizlikler içindeki bir ekonomik tablonun yaşandığı ülkemizde; Günü kurtarmanın kaygı ve endişesiyle, ne yazık ki bu büyümeyi nedense hiç farkedemiyoruz.
Farkettiğimiz tek şey; Akaryakıt, doğalgaz ve elektirikle gelen ve daha ne kadar ne zamana kadar geleceği belli olmayan ardı arkası kesilmeyen zamlar.
Üretimde maliyet hesabı bile yapmanın imkansızlaştığı
Ve bu zamlarla iş yapıp para kazanmanın zorluğunun yanısıra, geçinmenin, yaşamanın da ne kadar zorlaştığıdır.
Türkiye, yüzde 64,47’lik gıda enflasyonuyla bu alanda dünyada dördüncü sıraya yükseldi. Türkiye, manşet enflasyonda ise Arjantin’i geçerek dünyada 8. sıraya yükseldi.
Şubat ayındaki yüzde 54,44’lük yıllık resmi tüketici enflasyonuyla Türkiye, bu alanda dünyada 8. sıraya yükseldi.
Belirsizliğin dahası da var!
Rusya-Ukrayna savaşıyla umudumuzu bağladığımız ihracat ve turizm gelirleride sekteye uğradı.
Dış ticaretimizin yüzde 27’sini oluşturan Ukrayna ve Rusya’ya ihracat yapamaz hale geldik. Tırlar sınırdan dönüyor.
En çok turistin geldiği bu iki ülkeden gelecek turist hesapları da savaş yüzünden tutmayacak.
Öyle ya; Ülkesinde savaş olan turizmi, tatili neylesin.
Savaşla birlikte ihracat durur durmaz sebze meyve fiyatları bile yarı yarıya düştü bile.
İhracat durdu.
Petrol fiyatı fırladı.
Turist gelmeyecek.
Ve dövizde yiyeceğimiz vurgunla ekonomideki umutlar suya düşünce!
Ekonomi, alacağı büyük yarayla dolar fırlayacak ortalık daha da karışacak gibi.
Bu nasıl büyüme anlayamadık.
Anlayan varsa anlatsın.
BAHRİ POLAT