ETKİLİ FALİYETLERİYLE HATAY VE SORUNLARINI TÜRKİYE GÜNDEMİNE TAŞIMAYI BAŞARAN İSTANBUL’DAKİ HATAYLI’LARIN BAŞARILI DERNEKLERİNDEN ASİ-DER, HATAY’DA HEMŞEHRİLERİNE YERİNDE HİZMET VERMEK AMACIYLA KURTUĞU HATAY ŞUBESİ İLK KONGRESİNİ YAPARAK BAŞKANLIĞA SEVİM ÇİÇEK GETİRİLDİ.
Sosyal, kültürel ve yardımlarıyla önemli hizmetlere imza atan, Hataylı’nın her tür sorunlarını tesbit ederek çözüm odaklı çalışmalarıyla tanınan ve özellikle deprem felaketiyle Hatay’ın ve Hataylı’nın sorunlara çare olurken, Hatay’ı sorunlarıyla Türkiye gündemine taşıyan Asi-Der, bir süre önce açarak hizmete soktuğu Hatay şubesinin ilk olağan kongresini gerçekleştirerek başkanlığa Sevim Çiçek getirildi.
DİVAN HEYETİ OLUŞTURULDU
08.06.2024 Cumartesi günü Antakya’daki Welcome Kokteyl’de gerçekleştirilen, Av. İbrahim Göçmen, 26 Yıl Belediye Meclis Üyeliği yapmış olan Nazmi Altınöz ve Hatay Mali Müşavirler Odası Başkanı Jale Marufoğlu Divan Üyeliğini yaptığı olağan genel kurul, depremde hayatını kaybeden ve tüm şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
AÇILIŞ KONUŞMASINI YAPAN USLUOĞLU ÖNEMLİ KONULARA DİKKAT ÇEKTİ
Okunan İstiklal Marşının ardından açılış konuşmasını Asi- Der Başkanı Tevfik Usluoğlu yaptı.
Usluoğlu, 6 ve 20 Şubatta yaşanan depremdeki kayıplarla o günden bu güne yaşanan ve çözüm bekleyen sorunlar ve bu sorunların çözümlerine öncelikle dikkat çekerek derneğin gerçekleştirdiği faliyetleri ile hedeflerini açıkladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
Saygıdeğer dostlar, burda bulunan STK temsilcileri, Oda başkanları, Asi- Der üyeleri ve yüreği ile Kadim Antakya’nın- Asi’nin çocuklarının yanında duran canlar, Saygıdeğer Divan üyeleri…
KADİM KENT TARİHİ VE İHTİŞAMI İLE BULUŞMAK İÇİN DOĞUM SANCISI ÇEKİYOR…
Daha 17 Ağustos depreminin acıları tazeyken, 06 Şubat ve 20 Şubat’ta 4 büyük ve binlerce küçük deprem yaşayan; bugüne kadar 8 defa yıkılan ve 9. defa bizlerin iyileştireceği, ayağa kaldıracağı Kadim Kent…Yeniden tarihi ve ihtişamı ile buluşmak için doğum sancısı çekiyor…
GEÇMİŞLE GELECEĞİN KAYBIYLA ONLARCA SORUN!..
Deprem öncesinde nasıl bir siyasal ve kültürel gerçek içindeydik sorusunu şimdilik bir tarafa koyarsak; depremin oluşturduğu sonuçlar, ölüm, yıkım, insanların hayatları boyunca oluşturdukları, yaşam alanları yok oldu. İşsizlik, mülksüzlük, barınma, hijyen, sağlıklı beslenme, eğitim, sağlık, insani koşulların yitimi, geçmiş ile geleceğin kaybı ve onlarca sorun…
NEFESİMİZİN YETTİĞİ KADAR ENKAZ ALDINDAN GELEN YARDIM ÇIĞLIKLARINA EL UZATTIK!..
Oysa ki Ülkemizin kuruluşundan bu yana bu coğrafyada onlarca deprem yaşanmış, 1940 tan başlayarak onlarca kez deprem yönetmeliği çıkarılmış, ancak yaşanan felaketten 13 milyon insanımız 11 ilimizde doğrudan etkilenmiş, milyonlarca insanımızın hayatı alt üst olmuş, 3.5 milyon insan göç etmiş, 10 binlerce insanın ölümü, enkaz altından gelen yardım çığlıkları…
bir yanda aciz ve gerekeni yapmayan kurumlar,
Bir yanda radikal iyiliği örgütleyen sivil toplum….
Evet, Türkiye depremi tektonik olmaktan çok, politik olaylar olduğu realitesi ile bizler yüzleşmek/ yüzleştirmek ile karşı karşıya kaldık.
Yozlaşmanın, çürümenin pis kokusu ile mutlak iyiliğin, özgeciliğin bir arkadalığı…..
Tamda diyalektiğin zuhur edişi….
“ Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe..”
Bu şok ve buhran içinde hissizleşmek yerine, acılarımızı yaşamadan yüreğimiz ve tüm nefesimizle yardım çığlıklarına el uzattık…
Hepimiz, hepiniz birşeylerin ucundan tutmak için çırpındık. Ne kadar içten içe bilsek te gidenlerin gittiğini, bir mucizevi bekleyişin, umudun, dayanışmanın, insani erdemin kapılarını araladı bu süreç…
KAYBETTĞİMİZ CANLARA BORCUMUZ, KADİM ANTAKYA’YA İNANCIMIZ VAR…
Evet canlar, kaybettiğimiz canlara borcumuz, Kadim Antakya’ya inancımız var.
Üzerinden 1 yıl 5 ay geçti yaklaşık olarak felaketin…
Yani o günden sonra kainatta 365 kezden fazla kendi etrafında dönmüş dünya….
Bizim içinse donmuş zaman…
Bunun içindir ki koruyucu ve kollayıcı olduğuna inandığımız Bahhur kokusunun mistik etkisinden aldığımız güçle ve Reyhan’ın mitolojik gücüyle hem kendimizi, hem de şehrimizi ayağa kaldıracak, demokratik ve barış içinde bir ülkede yaşamak için ihtiyaç duyulan en önemli şeyin depremden ağır hasar gören 11 ilimizin ve Kadim Kent Antakya’nın sorunlarını, güncel siyasi çekişmeleri ve rekabetini aşan bir düzlemde sorun ve çözüm önerilerini konuşmak gerekir…
SİYASET SUSSUN, BİLİM KONUŞSUN…
Bu nedenle siyaset sussun, bilim konuşsun diyoruz. Yeni bir dil, yeni bir zihniyet ile akıl ve bilimi önceleyen yeni bir siyaset geliştirmek gereklidir…
Bu açıdan nedenlerini yitirmiş bir sonuç toplumu yerine, geleceği kuran dirençli kent ve toplum oluşturulmalıdır…
Deprem, bizlere en çok dayanıklı binalar kadar, dayanıklı bir topluma ve toplumun gönül huzuru ile sırtını dayaya bileceği yerel ve merkezi yöneticilere ihtiyaç var…
Evet, güvene, güvenliğe, demokrasiye, dayanışmaya, koordinasyona ihtiyaç var…
Evet, doğru bir temsiliyete ihtiyaç var…
Toplumun dayanıklılığından kastımız, kötülüklere, yolsuzluklara, otoroterliğe dayanıklı olması… yani bu olumsuzlukları sineğe çekmemek….
Ülkemizde olması gerektiği gibi dünyanın hiç bir yerinde de kötülükleri sineye çekmemeliyiz…
FİLİSTİN’İ GAZZE’Yİ SELAMLIYOR, ANTAKYA FANUSU AYDINLIĞA ÇIKIŞIN SEMBOLÜ OLSUN…
Bundan dolayı, önüme Filistin Kefiyesi koyup, zeytin dalını uzatıyor, Filistin’i/ Gazze’yi selamlıyor; yüreğime gezinin ruhunu hatırlatıyor, elime de Kadim Kent Antakya’nın Fanusunu aldığımı tahayyül ediyorum.
Dünyanın ilk aydınlatılan cadde, Herod yada bugünkü adıyla Kurtuluş caddesini meşaleler ve Fanusun aydınlattığı gibi; o gün karanlığı yırtıp medeniyeti bize taşıyan bu sembol, bugün de bir kentin ölümünü, ölen medeniyetin yeniden dirilişini sembolize etmesini umuyor; karanlıktan aydınlığa çıkışın, depremde yitirdiklerimizin anısı, anıtı, sembolü olsun Fanus…
YENİDEN AYAĞA KALKABİLMEK İÇİN FİKİR ÜRETEREK YÜRÜYELİM…
Yaşadığımız felaket ile Kadim Antakya’da en çok yitirdiğimiz toplumsal ve bireysel hafızamız için, yeniden ayağa kalkmak için; başka bir kentleşme, başka bir dönüşüm, başka bir yönetim, yerel yönetim…. Şu an mümkün değilse ne zaman mümkün olabilir ?
Tüm bunları gerçekleştirmek için temsiliyet sorununu aşmalıyız. Temsiliyet sorununu aşmak için de söz verelim bir birimize…
Fikir üreterek yürüyelim…
Ama uzun söze vaktimiz yok, yürüyelim..! Demiş büyük usta… biz de hep birlikte yürüyelim…
Dayanışmamızı büyüterek yürüyelim… Şehrimizin ihtiyaçlarını görünür kılarak, talep ederek, tuttuğunu koparan cüretkar yönetici ve çalışmaları talep ederek yürüyelim…
Dünyanın en kin tutmaz,bağışlayıcı şehrine dair söyleyecek sözümüz çok…
Aşk ile.. Umut ile… bilim ile… emek ile… dayanışma ile… kentimizi yeniden kurmak için yürüyelim…
ANTAKYA’NIN AYAĞA KALKABİLMESİ İÇİN YOL HARİTAMIZ BELLİ
Ve Kadim Kent Antakya’nın yeniden ayağa kalkması için yapılması gerekenler belli;
1) Kalkınma öncelikli kent ilan edilmelidir. Bu kalkınma İktisadi, kültürel, kimliksel yani sosyolojik olarak her anlamda olmadır.
2) Antakya stratejik kalkınma konseyi kurulmalıdır.
3) Proje uygulama ve geliştirme birimi kurulmalıdır.
4) Kültür mirası koruma konseyi kurulmalıdır.
5)Kültür Politikalarını geliştirme konseyi kurulmalıdır.
6) Şehrin envanteri çıkarılmalıdır.
7) Kenti tarihsel bağlarıyla yeniden buluşturmak için, kent belleği oluşturulmalıdır.
8)Eski Antakya’nın ihyası için, yakın dönem mimarisi, tarihi kültürel miras ve arkeolojik değerlerle bir bütün olarak değerlendirilmeli ve ortaya çıkarılmalıdır.
9) Kentsel eşitsizlikler ve deprem gerçeği sorgulanmalıdır.
10) Tarihi, kültürel, ekolojik, dirençli çağdaş kent için yeni bir manifesto gereklidir ( kültür, tarım, ticaret, mimari,ekoloji, turizm,gastronomi, sanat vs. ) .
11) Bilimin ve aklın ışığında önce insan ilkesi gözetilmelidir.
12) Ahlaksızlığın tarihsel olarak doğal bir süreci vardır. Bizi yok eden şey budur. Bundan dolayı tüm kurum- kuruluşlarda ve mesleklerde etik öncelikli olmalı, etik tüm zihinlere kazılmalıdır.
Burada ifade ettiklerimiz, meselenin sadece bir boyutu olup başka oturumlarda sorun ve çözüm için bir çok önerme orataya koyduk…
YÜREĞİ VE SEVGİSİYLE DESTEK OLANLARA ŞÜKRANLARIMIZI SUNUYORUZ…
Sonuç olarak, “ Güneşli günler göreceğiz, motorları maviliklere süreceğiz” diyerek umudu, inancı, dayanışmayı büyütelim…
Kadim Antakya’nın ve Asi’nin çocuklarının ruhu, yüreği ve sevgisi ile depremin ilk gününden bizlerle dayanışma içinde olan, Asi’nin çocuklarına el uzatan tüm kurumlara, onbinlerle ifade edebileceğimiz destekçilere, dayanışmayı büyüten herkese;
bu süreci birlikte yönettiğimiz paydaşlarımız, dostlarımız, emektarlarımız, Asi- Der’in üye ve yönetimi adına şükranlarımızı sizlere ileterek, Saygı ve sevgilerimi sunarım…!
ASİ-DER KURMAYLARINDAN ÇALIŞMALAR, HEDEFLER VE PROJELER HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLENDİRMELERDE BULUNDULAR
Asi- Der Başkanı Tevfik Usluoğlu açılış konuşmasının ardından söz alarak konuşan, Asi- Der kurucu Başkanı Metin Atlan, Asi-Der üyesi Nuri Günay, Mehmet Genç, Kamil Gürkan Dr. Deniz Devrim Dede, Dr. Ali Çerkezoğlu ve Av. İbrahim Göçmen, Asi- Der çalışmaları, hedefler, dayanışmanın önemi, kalıcı çalışmalar için neler yapmalı gibi birçok konuda fikir- öneri, çalışma ve projeleri dile getirerek üyeleri bilgilendirdiler.
SEVİM ÇİÇEK’LE GÜÇLÜ YÖNETİM…
Yapılan konuşmaların ardından geçilen seçimlerde Sevim Çiçek başkanlığındaki yönetim şu isimlerden oluştu;
Yönetim Kurulu üyeleri: Asil yönetim Sevim Çiçek, Mehmet Cemil Yatkın, Yusuf Bolat, Nuri Günay, Semra Kaya, Samet Uslu, Mahir Altınöz. Yedek yönetim Bekir Kimyon, Kamil Gürkan, Hasan Tür, Özgür Sağlam, Muhammet Ali Çetin, Aylin Galioğlu, Aysel Atlan. Denetim Kurulu asil Recai Galioğlu, Güldeniz Tağ Nur, Mehmet Esat Öztürk. Denetim Kurulu yedek Zeynep Bab, Mustafa Soner ve Alican Uysal.
Yapılan seçimin ardından dilek ve temenniler bölümünde yönetime seçilen Çiçek ve yönetim kurulu üyeleri teşekkür ederek yaptıkları kısa konuşmalarında özet olarak tüm güçleriyle hizmet vermek için çalışacaklarını ve bu çalışmalarda hazır bulunanlardan destek olmalarını istediler.
GENEL KURUL SONRASI MÜZİK ZİYAFETİ
Gurup Denge ve üyeleri Bülent Çerkezoğlu, Süleyman Eraslan ve Zekeriya Haddur Arapça, Türkçe şarkı ve Türkülerinden oluşan müzik dinletisiyle keyifli anlar yaşandı.
BAŞKAN ÇİÇEK’DEN KATILIMCILARA VE KATKIDA BULUNANLARA TEŞEKKÜR
ASİ-DER Hatay Şube Başkanı Sevim Çiçek, yaptığı kapanış konuşmasında ise; Katılımcılar ile katkıda bulunanların isimlerini teker teker sayarak her birine ayrı ayrı teşekkür etti.
Başkan Çiçek, teşekkür konuşmasını şöyle sürdürdü:
Olağan Genel Kurulumuza renk kattı onlara da ayrıca teşekkür ediyoruz.
Olağan genel Kurulunu gerçekleştirmemiz için Antakya Mali Muşavirler Oda binasını bize tahsis eden Antakya Mali Muşavirler Oda Başkanı Jale Marufoğlu program sonunda orada hazır bulunan Arzu Çerkezoğlu, Ali Çerkezoğlu Asider Yönetim Kurulu ve Asider Hatay Şube Yönetim kuruluna Antakya usulü Süvari bardakta kahve ikramıyla günümüzü taçlandırdı Jale Hanıma da ayrıca teşekkür ediyoruz.
Son olarak şunu ifade etmek isterim ki depremin ilk gününden şu ana kadar gerek sahalarda gerekse uzaklardan maddi manevi anlamda bize yardım elini uzatan, emekleri fikirleri ve projeleri ile katkıda bulunan ve bizleri yalnız bırakmayan sayın Asider Kurucu Başkanı: Metin Atlan, Asider Y.K.Bşk. Tevfik Usluoğlu, Asider Danışma Kurulu Üyesi Ali Çerkezoğlu, Disk Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Asider Hatay Şubesi Y.K. ve Üyeleri, BKM Lojistik, İş Adamı Tamer Çiçek, Av. İbrahim Göçmen, Hilmi Yarayıcı, Ali Nafile, Grup Denge Üyeleri, Bülent Çerkezoğlu, Süleyman Eraslan ve Zekeriya Haddur, depremden sonra sahalarda tanıdığım, olağanüstü çaba ile özverili çalışmalarına tanıklık ettiğim saha arkadaşlarım Mehmet Cemil Yatkın ve Yusuf Bolat ve en önemlisi isimlerini sayamayacağım kadar çok olan Yerelden şehir dışı ve yurt dışından yardımımıza koşan her bir Gönüllüye yürekten teşekkür ederim. Aslında onlarla beraber depremin ilk gününden şu ana kadar yaptığımız bütün çalışmalar, uzaklardan ya da bir kamyonun tepesinden uzattığımız sıradan birer su kolisi değildi. 6 Şubat depremi ile yıkılan umutlarımız, hayallerimiz ve kadim kentimizin duvarlarını yeniden inşa etmek için uzattığımız birer Tuğla idi. Şimdi daha çok Tuğlaya ihtiyacımız var. Bir tuğla bir tuğladır, bir tuğla da sen koy!!!