ARTI TV’ye konuk olan ASİ-DER Başkanı Dr. Tevfik Usluoğlu, Hatay’daki afet öncesi, afet anı ve afet sonrası yaşanan sorunlarla çözüm önerilerini ‘Gün Başlıyor’ programında gazeteci Musa Özüoğurlu ile Banu Güven’e anlattı, konuya ilişin yöneltilen soruları yanıtladı.
ENKAZ MOLOZLARININ KALDIRILMASINDAN DEPOLANMASINA KADAR SORUNLU
Deniz kıyısı Yelişköy’de Harbiye şelale üst tarafında, Antakya-Altınözü hattında Narlıca’da moloz yığma alanı oluşturulmuş durumda. Hatay’da ilçeleriyle birlikte deprem felaketi yaşandı.
Deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrasında ciddi bir koordinasyonsuzluk sözkonusu. Bu koordinasyonsuzluk halen devam etmekte.
Samandağı’nda çadır kentin hemen yanında asbestli olduğu iddia edilen molozlar dökülürken ciddi bir yığılma sözkonusu. Bu konuda protestolar da başladı.
ÇADIRLARIN YANIBAŞINA DEPOLAMA YAŞAMI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Moloz dökülen hemen yanında 225 çadırlı kent var. 400 Metre ilerisinde bir lise ile ilkokul mevcut. Moloz döküm alanı kıyı kenar çizgisi içerisinde yer alıyor. Dolayısıyla kumsal alandaki, kum zambaklarının, caretta carettaların üreme alanında yer alarak doğal ve ekolojik anlamda da sorun oluşturuyor. Ayrıca bölgede sürekli denizden karaya doğru sürekli ve kuvvetli esen rüzgarla moloz depolama alanlarındaki tozların da şehre, insanların yaşam alanına doğru kayıyor, gidiyor. Bunun dışında özellikle alan yüksek rüzgarlı alan. Dağ gibi olan molozların yanıbaşında Mireha kuş cenneti yanıbaşında. Yeşilköy mevkiinde tarım arazileninin yanıbaşında dağ gibi oluşmuş moloz depolaması ile Antakya Altınözü yolu üzerindeki Narlıca mevkiinde bir vadinin içinde moloz depolaması yapılıyor. Burada da sürekli esenle yerleşim yerleriyle tarım arazilerine toz taşınıyor.
ÖNLEMSİZ KAMYOYNLAR TEHLİKE SAÇIYOR
Enkaz çalışma elemanları filtre kullanmıyor. Kamyonların üzerine çadır ya da branda çekilmiyor. Taşınırken de tozlanma yaşanıyor. Gelişigüzel taşınmayla insan sağlığı için tehdit oluşuyor. Molozların gelişi güzel taşınarak dökülmesi stratejisi söz konusu. İnsan sağlığı, ekoloji ve yerleşim alanlarını olumsuz etkiliyor.
ASİ-DER olarak oradaki yardımları koordine ediyoruzve çalışmalarımızı halen yürütüyoruz.
Enkaz kaldırma çalışmaları sırasında deprem sonrası süreci organize etme adına;Açıkçası çok şey göremedim. Bölgede Dörtyol’dan başlayıp Samandağ’ı’a kadar dolaştım. Dolaştığımda gördüğüm manzara heryerde aynı.
YERLEŞİM YERLERİNE DEPOLANAN MOLOZLAR RÜZGARLA TEHLİKE SAÇIYOR
Enkaz kaldırma çalışmaları sırasında atıkların düzenli depolanması, hafriyat ve katı atıkların kontrolü ve asbest içeren maddelerin ayrıştırılması ya da ayrı depolanması veya sızdırmazlığının sağlanması yönünde herhangi bir çalışma sözkonusu değil. Gelişi güzel toplanıp, taşınıp yerleşim yerlerinin yanıbaşına yığılıyor.
FOTOĞRAF SANATÇISINI KONTROLSÜZ MOLOZ KAYMONU YARALADI
Geçenlerde Antakya Sanat Kollektifi Kurtuluş Caddesinde basın açıklaması yaptı. Ardından fotoğraf sanatçıları deprem görüntülerini almak ve Antakya’nın yaşadığı afeti belgelemek için resim çekerken fotoğraf sanatçısı moloz taşıyan kamyonlardan sarkan demirlerle sürüklenerek yaralandı. Kaburga kemiği kırılarak yaralandı ve Dörtyol Devlet Hastahanesine kaldırıldı.
Enkazın çoğu henüz kaldırılmadı. Yerinde ayrıştırılmadı. İnsanların eşyaları, ziynet eşyaları herşeyleri içindeyken moloz kaldırılarak bir başka bölgeye dökülüyor. Asılnad ayrıştırmanın yerinde yapılarak alt yapı çalışması sonrasında kaldırılması yapılması gerekirken ne yazık ki yapılmıyor. DSİ ve özel kuruluşlar tarafından moloz kaldırma çalışmaları yapılıyor.
Bu günden yarına halk sağlığına, ekolojiye ciddi anlamda problemlerin yaratacağı bilin insanların farklı söylemleri sözkonusu.
NE YAPILMALI
Usluoğlu, bu işin sağlıklı yapılması için ne yapılması gerektiği konusundaki sorusuna ise şöyle yanıt verdi: Bunların hepsi halk sağlığı ve ekolojik anlamda risk oluşturuyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre uluslararası araştırma merkezleri tarafından yapılan kanser araştırma merkezlerinin verilerine göre; Asbestin kanserojen maddenin bu molozlarda bulunduğu ve gelecek on senede de akciğer kanserine sebeb olacağı söyleniyor. 2010 yılına kadar asbestin inşaatlarda kullanıldığı bu tarihden sonra yasaklandığını biliniyor. Dolayısıyla 2010 yılı önceki inşaatlarda önemli bir yalıtım malzemesi olarak çok fazla kullanıldığı sözkonusu. Bu konuda ne yapmalı konusunda ise hafriyatların ve molozların taşınmasında bilim adamlarından görüş alınarak gerek çalışanların ve gerekse halk sağlığının dikkate alınarak hareket edilmesi ve bu anlamda uzmanların işin başında olması gerekiyor.
KENT KİMLİĞİNİN YOK OLACAĞI ENDİŞELERİ VAR
Uzmanların bu işin başında olması gerektiğine işaret eden Usluoğlu, sadece sözkonusu asbest değil, sit alanındaki tarihi binalar da gelişi güzel kaldırılıyor. Kent kimliğinin, kent dokusunun yok edilebileceği konusunda ciddi kaygılar var. Yetkililerden gelen henüz bir çözüm önerisi yok. Olsa geçtiğimiz günlerdeki protestoları görmedik.
Ancak Hatay Valiliği ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uzmanlar eşliğinde kent kimliği, ekolojik ve insan sağlığına uygun olarak davranılması gerektiğini söyleyebiliriz.
KOORDİNASYON VE PLANLAMA OLMALI
Yaşanan afette temel problem, bu güne kadarki kent planlamasınının doğru yapılmaması, zararlı maddelerin kullanılması, tarım arazilerinin imara açılması, binalarda kullanılan malzemelerin eksik olması, gölün kurutulması sonrası alanın imara açılması gibi birçok sebepten sözedebiliriz. Tekrarın tekrarını yaşıyor gibiyiz. Gerek kurumların ve gerekse kişilerin bundan ders çıkartıp 300, 500 yıllık bir kent planlamasının yapılıp insan sağlığına, ekolojiye ve kent kimliğine uygun bir çalışmanın yapılması gerekirken deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası yaşanan zaafiyet ve koordinasyonsuzluğun aynı şekilde devam ettiğini görüyoruz.
Molozların kaldırılmadan ne yapılacağı nasıl taşınacağı, bunlardan nasıl yararlanabileceği gibi konuların planlanmadığı, günü kurtarma, moloz kaldırma ihalesinden para kazanma gibi faktörler öne çıkıyor. Uzmanlarla bir koordinasyon kurulması gerekir.
11 ilde yaşanan felaketin zararlarının azalması için bir planlama yok koordinasyon oluşturulmadı. Hala insanların çadırı, tuvaletleri yok, hala insanların hijyen sorunu var.