KADOP SÖZCÜSÜ MURAT TENEKECİOĞLU, HATAY’DA YAPILACAK YÜZBİNLERCE KONUT NEREYE YAPILACAK, BU KADAR KONUT İÇİN SAĞLAM ZEMİN VAR MI? BİLMİYORUZ.
KADOP sözcüsü Murat Tenekecioğlu, bir açıklamada bulunarak, yetkililerce Hatay’da yapılacağı açıklanan 90 bin bloklar halinde 254 bin 195 bin konutun nereye inşaa edileceğini, bu kadar konutu inşa edilecek sağlam zeminli alan olduğunu bilmediklerini ve bu konuda endişelereni dile getirerek, Hataylı’nın plansız iş yapılmamasını, bilimsel esaslara yasalara uygun planların tüm detaylarıyla profesyoneller tarafından acilen hazırlanıp, şeffaf biçimde açıklanmasını, şehrin kaderi üzerinde söz sahibi olmayı istediğini ve beklediğini belirtti.
Kadim Antakya Dostları Platformu (KADOP) sözcüsü Murat Tenekecioğlu, Hükümeti, muhalefeti, meslek odalarını, sivil toplum kuruluşlarını, üniversiteleri, belediyeleri ve diğer tüm bileşenleri; ötekileştirmeden ve samimi olarak Antakya ve Hatay için birlikte çalışmaya ve hizmet sunmaya davet ederek şu açıklamada bulunarak kafalarda oluşan sorulara açıklık getirilmesini istedi:
Yetkililer Hatay’da yaklaşık 254 bin 195 konut yapılacağını bunların da 1+4 kat, 80.000 kadar bloklar halinde inşa edileceğini bildiriyor. Bu kadar çok blok ve konut nereye inşa edilecek? Bilmiyoruz! Bu kadar konutu inşa edecek sağlam zeminli alan var mı? Bildiğimiz kadarıyla yok. Narlıca, Altınözü, Yayladağı taraflarında zeminin daha sağlam olduğu bildiriliyor. Ama, TOKİ için alüvyonlu zemine sahip alanlarda kamulaştırmalar yapılıyor. Neden? Yetkililerden açıklamalar bekliyoruz. Hatay’da yapılaşmaya uygun alanları tespit etmek için hazırlanmış master plan, kentsel tasarım ve imar planı var mı? Bildiğimiz kadarıyla yok. Varsa da bilen yok! Planlar henüz hazır değil deniliyor. Hükümetin üniversitelerdeki mimarlık fakültelerindeki birbirinden değerli öğretim üyelerimizi ihmal ederek, görevlendirdiği mimar Bünyamin Derman, katıldığı toplantılarda; sürekli olarak ‘toprak kaybetmeden kentsel dönüşüm yapmaktan’ söz ediyor. Bu açıklama Hatay halkı için korku filmi gibi bir senaryoyu akla getiriyor: Binlerce, on binlerce Bitişik Blok Nizamdan oluşan konutlar. Bitişik nizam blokların depremde yıkılma riski yüksek olduğu ve yeni afetlere davetiye çıkardığı biliniyor. Örnek mi? Cennetten bir köşe olarak satışa çıkarılan şu meşhur Rönesans Evleri. Üstelik Roma döneminden beri Antakya evlerinin aldığı rüzgarı ve taze hava akımını kesen, doğal iklimlendirmeyi bozan, estetikten de yoksun bu tip, bitişik nizam yapılar Antakya-Hatay’daki yüksek nem oranında ciddi rutubet sorununu da beraberinde getirir. Yetkililerin Hatay halkının görüşlerini alması ve bunları bilimi ihmal etmeden karşılaması gerekir. Çok mu zor?
Anayasamızın 36’ncı maddesine göre; konut ve barınma hakkı temel haklardan biri. Devlet bu hakların gerçekleşmesi için şehirlerin ve diğer yerleşim birimlerinin tarihi ve kültürel nitelikleri ile çevre değerlerini de esas alan planlar çerçevesinde gerekli tedbirleri alır. Asrın felaketinin baş aktörü konumundaki Antakya-Hatay’ımızın plansız ve tedbirsiz yani ‘bilimsiz’ hareket edilmesine tahammülü olmadığı ortada. Anayasamıza, yasalara, imar mevzuatına uygun işler yapılması elzemdir. Hükümet yetkililerinden halkı bilgilendirmelerini, bu yolla belirsizlikleri gidermelerini ve karşılıklı güven ortamı tesis etmelerini bekliyoruz. Çok mu zor?
Hükümet Hatay’daki planlama ve inşaat faaliyetleri için ilginç bir adım atarak Türkiye Tasarım Vakfını, Bünyamin Derman Mimarlık Bürosunu görevlendirmiş durumda. Ayrıca, TOKİ’yi de görevlendirmiş durumda. Bunların yetkilileri; hedeflerinin 7 ay içinde master planı, kent merkezi tasarımını ve mimari projeleri hazırlamak olduğunu basına açıkladılar. Yani ortada bir plan yok, detaylı bir çalışma yok ve yapılan işler plansız olarak yapılıyor. Albenisi olan ama değişikliklerle yap-boza dönen, vaziyet planı denilen, kimin çizdiği de belli olmayan basit çizimler sosyal medyada dolaşıyor, bilgi kirliliği yaratıyor. Diğer taraftan, görevlilerin hedefleri tutarsa, depremin üzerinden bir yıl geçtikten sonra Hatay’ın bir master planı, kentsel tasarımı ve mimari projeleri olacak. Oysaki; depremden hemen sonra yetkin üniversitelerin öğretim üyeleri görevlendirilmiş olsaydı bu planların hepsi bugün bitmiş olurdu. Bu plansızlık ve plansızlıktan doğan belirsizliğin sebebi ne?
Ortada plan ve alt detayları-plan notları yok, halka açıklanmış bir plan da yok ama, özel bazı bölgesel planların mevcut olduğu anlaşılıyor. Zemin etütleri, mikro bölgeleme, deprem sonrası fay haritası değişiklikleri çıkarıldı mı? Üniversiteler fay hareketleri ve güncel fay bilgileriyle ilgili TÜBİTAK’a birtakım çalışmalar sundu, ama çalışma sonuçları açıklanmıyor. Kentsel dönüşüm projesi kapsamında Hatay’ın farklı yerlerinde 5 bin konut ve işyeri için temeller atıldı. Örneğin; Antakya’nın en gözde yeri olan Atatürk Caddesi’nde 3.500 konutluk binaların temeli atıldı. Zemin sıvılaşmasının olduğu, yapılaşmaya müsaade edilmeyecek denilen Asi Nehri kenarına temel atılıyor, ikinci sıra evler yapılacak. Yeni afetlere davetiye mi çıkarılıyor? Temel atılan yerlerde henüz enkaz kaldırma çalışmaları bit memiş durumda. Depremde yıkılan yapıların temellerinin enkazları toprağın altında duruyor. Enkaz kaldırma işinin belki de en zor kısmı duruyor. Temel atılan yerlerin bir kısmının 307 hektarlık kent merkezi sit alanı içinde kaldığı söylentileri var. 5 bin konut nereye yapılıyor? Özel mülklere. Yani, Antakya’nın en gözde yerleşim bölgesi olan Atatürk caddesi üzerindeki özel mülklere fiilen ve bedelsiz olarak el koyuluyor. Yani biri sizin arsanız üzerine plansız inşaat yapıyor ve sizin haberiniz yok. Varsa da karşınızda sizi bilgilendirmeyen ve dinlemeyen, yerel halkın görüşlerini dikkate dahi almayan yetkililer var. Bu işlerden anlayan meslek odaları, belediyeler sanki tribünde oturuyor ve sessizler. Neden?
Temeli yeni atılmış ya da atılacak bir ev almadan önce, planını ve projesini görmek, kullanılacak malzemeleri sormak istersiniz. Evinizi kentsel dönüşüme sokmadan önce müteahhitten plan ve proje, malzeme sorarsınız. Zemin etüdü var mı? Mikro bölgeleme yapılmış mı? Sorarsınız. En basiti evin fiyatını, size maliyetini sorarsınız. Bunları bilen var mı? Yok! Sır mı? Değil!
Hatay halkı bu olan bitenin neresinde? İnsanların kafası hak sahipliği-yerinde dönüşüm-kentsel dönüşüm kavram kargaşasından dahi karışmış durumda. Dolayısıyla ne söylenirse hepsine müracaat ediyorlar. Deniliyor ki; yerinde dönüşüme tabi konutların sahipleri için 500 bin TL hibe, konutun büyüklüğüne bağlı olarak da 500 bin TL ile 800 bin TL arası kredi desteği verilecek. Krediler 2 yılı geri ödemesiz, faizsiz 10 yılda taksitler halinde geri ödenecek. Piyasada kaliteli inşaat maliyetleri; 20 bin TL/m2’den başlıyor. Ortalama iki sene içinde inşaatlar bitince, TOKİ inşaatın enflasyon nedeniyle artmış ortalama maliyetinin size verilen hibe ve kredi tutarını aşan kısmını vade farkıyla birlikte ödemenizi isteyecek. Ödeyeceğimiz maliyet farkını biliyor muyuz? İnşaat bitip fatura önümüze konulunca mı ‘takke düşecek!’ Tatlı hayaller sona erecek! Ama iş işten geçmiş olacak. Maliyet farkını, kredi taksitlerini ödeyemeyenlerin evleri başkalarına satılacak. Kim bu başkaları? Size de arsa payınızın parası ödenecek.
Yerinde dönüşümden yararlanmak isteyenlerden dileyenler, kendileri belediyeye müracaat ederek, inşat ruhsatı alıp, binalarını yaptırabilirler. Ama, böyle bir tercihte bulunanlar hibe ve kredi imkanlarından, proje, ruhsat harçlarından vb kolaylıklardan yararlanma hakkını kaybederler.
Yerel halk yerinde dönüşüm sürecinin sonunda ne olacağını, neyle karşılaşacağını, ne alacağını ve ne ödeyeceğini dahi bilmiyor! Basit bir maliyet-fayda analizi yapmak imkanından dahi mahrum bırakılıyor. Hükümetin bu ve yukarıdaki konularda yerel halkı tüm yönleriyle basit ve net olarak bilgilendirmesi ve bilgi kirliliğinin önüne geçmesini bekliyoruz. Çok mu zor?
Antakya- Hatay’ımızın geleceğinin oy sandığına ve ranta endeksli, bilimsellikten uzak, Anayasayı ve yasaları dikkate almayan, planlamasız popülist söylemlerle ve fiili durum yaratan icraatlarla karanlıklar içinde bırakılması endişesi içindeyiz. Bu tür endişelerin giderilmesi halkın zamanında doğru ve net biçimde bilgilendirilmesine bağlı. Bu endişeleri gidermek u çok mu zor?
Hatay halkı plansız iş yapılmamasını, bilimsel esaslara yasalara uygun planların tüm detaylarıyla profesyoneller tarafından acilen hazırlanıp, şeffaf biçimde açıklanmasını, şehrin kaderi üzerinde söz sahibi olmayı istiyor ve bekliyor. Haksızlar mı?
Hükümeti, muhalefeti, meslek odalarını, sivil toplum kuruluşlarını, üniversiteleri, belediyeleri ve diğer tüm bileşenleri; ötekileştirmeden ve samimi olarak Antakya-Hatay’ımız için birlikte çalışmaya ve hizmet sunmaya davet ediyoruz. Çok şey mi istiyoruz?
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
KADİM ANTAKYA DOSTLARI PLATFORMU