İSTANBUL’DAKİ BASIN TOPLANTISINDA BİR ARAYA GELEN HATAYLI DERNEK VE PLATFORM TEMSİLCİLERİ ‘HATAY BİRLİKTE DAHA GÜÇLÜ’ SLOGANIYLA MÜCADELEDE GÜÇBİRLİĞİ KARARI ALIRKEN DAHA DA GENİŞ KATILIMLA ‘HATAY ÇALIŞTAYI’ KARARI ALDILAR
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli yaşanan büyük felaketin ardından tüm değerleriyle birlikte yıkılarak yok olan Hatay’ı yeniden ayağa kaldırmak için harekete geçerek çok önemli çalışmalara imza atan ASİ-DER Başkanı Tevfik Usluoğlu ile KADOP temsilcisi Murat Tenekecioğlu’nun ortak çalışmasıyla düzenlene basın toplantısıyla Hatay’da yaşanan sorunlarla, çözüm önerileri düzenlenen bir basın toplantısıyla Türkiye gündemine taşındı.
Toplantıya katılan STK temsilcilerinin tamamı yaptıkları konuşmalarda Hatay’da depremden bu yana geçen 5 aylık süreçte hala çözülemeyen sorunların çözümü için, merkezi yönetim ve yerel yönetimlere çağrıda bulunarak tesbitte bulundukları sorunların acilen giderilmesinin yanısıra ivedilikle yapılması gereken taleplerini dile getirerek seslerini duyurmaya çalıştılar.
09 Temmuz 2023 Pazar günü saat 13,30’da Sarıyer Belediyesi Rauf Denktaş Kültür Merkezi’nde bir araya gelen çok sayıdaki Sivil Toplum Örgütü temsilcileriyle Hataylı’lar, basın mensupları aracılığıyla seslerini duyurmaya çalıştılar.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNDEN GÜÇ BİRLİĞİ KARARI
Toplantıya; İskender Sayek (Hatay’ı Yaşatacağız Platformu), Mahir Yıldız (Hatay’ı Yaşatacağız Platformu), Tevfik Usluoğlu (Antakya Samandağ İskenderun İlçeleri Kültür Yardımlaşma Dayanışma ve Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı), Murat Tenekecioğlu (Kadim Antakya Dostları Platformu KADOP), (Alparslan Özdemir (Hatay Altınözlüler Derneği Başkanı) Mustafa Aydın (Hatay Samandağ Derneği Başkanı), İbrahim Doğru (Hatay Dörtyol Derneği), Cuma Yarar (Hatay Derneği), Nasır Yirmi (Samandağı Topaçlı Derneği Başkanı), Dr. Mehmet Binboğa (İstanbul Tabip Odası), Mehmet Eroldu (AKA-DER), Kutay Soybil (Kaldıraç), Figen Erbek (Asi-Der Hukuk Komisyonu), Nazım Serin, İskender Azaroğlu, Ali Seyfettinoğlu (Hatay Dayanışma Derneği). Muzaffer Şeb, İstanbul’daki Hataylı’lar ile basın mensupları katıldılar. Katılımcılar, Hatay’ın yeniden ayağa kaldırılması ve yapılandırması konusunda güç birliği kararında birleştiler.
GELEMEYENLER ZOOM TOPLANTISIYLA KATILDILAR
Ayrıca toplantıya katılan çok sayıdaki STK temsilcilerinin yanısıra çeşitli nedenlerle bu toplantıya bizzat gelerek katılamayacak olan çok sayıdaki STK temsilcileri, ilim ve bilim adamlarıyla akademisyenler de düzenlenen zoommm toplantısıyla katılarak güç birliğine destek verip, Hatay’ın sorunlarının çözümü için acilen yapılması gerekenler konusundaki görüş ve düşüncelerini aktararak oluşturulacak güç birliğine destek verdiler.
İSKENDER SAYEK’İN MODERATÖRLÜĞÜNDE
Hatay için Arsuz ve İskenderun’daki çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. İskender Sayek’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını Asi-Der yönetiminden Av. Metin Atlan yaptı.
METİN ATLAN: DEPREM GERÇEĞİNİ BİLMELERİNE RAĞMEN ÖNLEM ALMAYANLAR BİRİNCİ DERECEDE SORUMLULAR
2021 Tarihli Hatay il afet riski azaltma raporlarında da deprem öngörüleri yapılmış ve raporlanmış gerçeğini bilmelerine rağmen önlem alamayan yetkililerin afetin felakete dönmesinde birinci derecede sorumlu olduklarının altını çizerek konuşmasında şunları söyledi:
6 şubat saat 04,17 de yaşanan depremin felakete dönüştüğünü ve depremden bu yana geçen bu yana 5 ay geçti. Bu depremde arkadaşlarımızı, komşularımızı, yakınlarımızı akrabalarımızı kaybettik. Baba ocağımızı kaybettik. Binlerce bina yerle bir oldu. Ve binlerce bina da hasarlı Acımız büyük ve taze. Yaşdığımız sorunları felakete dönüşen doğal afette ve sonrasında yaşadığımız sorunları paylaşmak ve bundan sonraki sorunları çözüm bulmak amacıyla toplanmış bulunuyoruz. Hepimiz afetin ilk günlerinde Hatay’ın adının hiç bir yerde geçmediğini biliyoruz. Oysa en büyük yıkım Hatay’da. 3 gün boyunca enkaz altnda kalan, mühadele edilemeyen, müdahale edilseydi şimdi hayatta olabilecek binlerce insan ölüme terkedildi. Afad 3 günden sonra yetersiz kadro ve malzemeyle Hatay a geldiğinde yüzlerce insan ya hipotermiden ya da mahsur kaldığı enkazdan kurtarılamadığı için hayatını kaybetti. Yüzlerce insan çıplak elleriyle yakınlarını beton bloklardan kurtarmaya çalıştılar. Arama kurtarma çalışmalarında varlık gösteremeyen Afad, merkezi hükümet ve mahalli idareler esasen bölgede büyük bir deprem meydana gelebilceğini afet riski azaltma raporlarında da deprem öngörüleri yapılmış ve bu raporlar belirtmiştir.
Bu gerçeği bilmelerine rağmen 2021 Tarihli Hatay il afet riski azaltma raporlarında da deprem öngörüleri yapılmış ve raporlanmıştır. Bu gerçeği bilmelerine rağmen önlem alamayan yetkililerin afetin felakete dönmesinde birinci derecede sorumlu olduklarına dikkat çekti.
HATAY BAROSU BAŞKANINDAN MESAJ
Toplantıya gelemeyen Hatay Baro Başkanı Av. Hüseyin Cihat Açıkalan’ın gönderdiği mesaj okundu. Başkan Açıkalın mesajında şu ifadelere yer verdi: 6 Şubatta sizlerle birlikteyim dayanışma içinde şehrimizi ayağa kaldıracağıımz güzel yarınlar dileğiyle saygılar sunar çalışmalarda başarılar dilerim.
SAMANDAĞLI AFETZEDE GENÇLERDEN BİRLİK DAYANIŞMA MESAJI
Samandağ Dayanışma Evleri adı altında örgütlenen Samandağlı gençleri toplatıya bir mesaj göndererek Hatay için güç birliğine hazır olduklarını ifade ederek şu mesajı gönderdiler: 6 Şubat depreminden bugüne heryeri enkaza dönmüş arkadaşımızı dostumuzu komşumuzu kaybettiğimiz günden dayanışmayla geldik. Bu günlere dayanışmayla güçlenerek geldik. Evlerini işyerlerini kaybedenlere elektirik faturaları gönderenler, zaten bizlerin olan evleri kendi ihmalleri nedeniyle kaybettirerek bize ev satanlar, yanıbaşımızda moloz dökenler, yaşamını doğasını kültürünü savunanlarla karşılaşacaktır.
Bu deniz, bu toprak ve bu gökyüzü bizim ve kimseye teslim etmeyeceğiz.Biz yaşattık biz kuracağız. Bizim payımıza hazırlamak affetmemek ve hesap sormak var. Şehrimizi kükürt ve ceset kokuları yerine bahhur ve reyhan kokularıyla donatacağız. Yaşadığımız yıkım ve acının ardından dayanışmayı büyütmek için çalışmalar yapan siz dostları sevgiyle selamlıyoruz. Antakya’da, Arsuz’da, Samandağ’da mahallelerimizde sokaklarda, caddelerde sizlerle birlikte yanyana çalışmayı ümideder başarılar dileriz.
PRF. DR. İSKENDER SAYEK: FARKINDALIK YARATMAK İÇİN BİRLİK OLURSAK DAHA GÜÇLÜ OLURUZ
Yaşanan felaketle çok sayıda dost canların kaybedildiğini, hayatta kalanların çoğunun yaşadığı yeri terketmek zorunda kaldığını ve Hatay’ın kültürel demografik ve ekonomik yapısında önemli etkiler yarattığını belirterek şöyle dedi: 6 ve 20 Şubattaki büyük yıkımda can dostlarımızı kaybettik. Yaşanan felaketle Hatayımızı kültürel demografik ve ekonomik yapısında önemli etkiler yaratmıştır. Hayatta kalanların çoğu yaşadığı yeri terketmek zorunda kalmıştır. Bugün birçok yerde halen barınma sorunu davem etmektedir. Yaşanmaya başlanan bu zorluklara ve bölgedeki ihtiyaçlara çözüm önerilerimiz ve çalımalarımıza dikkatiniz çekmek ve farkındalık yaratmak için bugün böyle bir toplantının düzenlendiğini özellikle belirtmek isterim. Bu büyük felaket insanı bir arada ve birlikte yaşama kültürünün varolduğu Hatay’ın özellikle Antakya, Defne, Samandağ, Arsuz, İskenderun ve Kırıkhan’ı derinden etkilemiştir. Elbette bir kent önce binaları ve mimarisiyle ancak kent insanlarının yaşam biçimleri ve kültürleri o kentin ruhu ve kişiliği için önemlidir. Bunlar olmadan kentin olması mümkün değildir. Medeniyet şehri İşteTürkiyenin nadide şehri kadim Antakya ve Hatay’ın yalnızca bunların bina ve mimarisiyle değil kendisine özgün kadim uygarlıklardan gelen kültür gibi insanlığın en değerli kültür mirasıyla yokolma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu mutlaka hatırlatılması gerekir diye düşünüyoruz. Yaşananlara rağmen halkımızın birlik ve beraberlik içinde insani yardım için karşılıksız çabaları her takdirin üzerinndedir. Onlara en içten duygularımla şükran duygularımla selamlıyorum. Ulus olarak bu ve benzeri acıların bir daha yaşanmaması ve deprem ve afet gerçeğini unutmayacağız ve unutturmayacağız. Hataylı’lar bugün onlarca platform ve sivil toplum kuruluşuyla Hatay’ın sorunlarına çözüm üreten çalışmalar yapmıştır.
Hatay’ın sorunlarına çözüm ortaya koymak istediklerini ve bunun için de Büyük Hatay Kurultayı ile taçlandırılması gerektiğine inandığını söyleyen Sayek, konuşmasını şöyle sürdürdü: Bu çalışmaların koordineli olması ve amacına ulaşabilmesi için bu kuruluşların herşeyin devletten beklenmemesi ilkesiyle güç birliği içinde çalışmaya karar vermişlerdir. Eşgüdüm içerisinde ortak akıl ile güçlerin birleştirilmesi önemlidir. Bu platformlar ve STK ların faliyetlerini ortaklaştırmak ve Hatay Sivil ve Sosyal Platformlar Birliğinin kurulmasını sağlamak temel hedefimizdir. Bu çerçeve içerisinde Platform Birliğinin ilk faliyetimizi Hatay’da bir Hatay Kurultayı yapmak olduğunu savunuyor ve bekliyoruz ve kararlaştırıyoruz. Yerel halk, kamu yönetimi, merkezi idare, yerel idarelerle sivil toplum kuruluşları olarak bizler hep birlikte dayanışma içinde birlikte hareket edeceği ortama ulaştırmak ve katılımcı politikalarla Hatay’ın sorunlarına çözüm ortaya koymak istiyoruz.
Bu çabaların ortaklaştırılması ve bir şemsiye altında bir birlik olarak yaparsak daha güçlü oluruz. Halkın ve toplumun görüşlerini yansıtma adına daha etkili oluruz. Bunun için bir Büyük Hatay Kurultayı ile taçlaştırmak gerektiğine inanıyorum.
Arsuz’da iki gündür Arsuz’un yeniden planlanması ve yapılanması için ikinci ayağı çalıştay yaptık. Üçüncü ayağını da Ağustos ayında yapacağız. Hep birlikte başaracağımızı düşünüyorum. Çünkü hiç birimizin tek başına gücü Hatay’ı tek başına düzlüğe çıkarmasına yetmez.
MURAT TENEKECİOĞLU: ACILARIMIZLA BİTMEYEN SORUNLARA TANIK OLUYORUZ
Kadim Antakya Dostları Platformu (KADOP) temsilcisi Murat Tenekecioğlu, yaptığı konuşmasında yaşanan felakedin ardından yaşananları hatırlatarak söze başladı ve konuşmasını şöyle sürdürdü: Can kaybının artamasına neden olan gecikmeler koordinasyon ve yetersiz müdahaleler Ev ve işyerlerinin göz göre göre yağmalandğına tanık olduk. Enkaz altındaki yardım isteyen insanlar, çok geç çürümüş ve parça halide ya da hiç çıkarılamayana cesetlere tanık olduk. Enkaz muamelesi gören kayıp paralar, cüzdanlar, dövizler, ziynet eşyaları, kara gün için biriktirilmiş olduğu halde heba olan bireysel tasarruflar ve artan yoksulluğa kentimizde tanık olduk. Sahipsiz kalan, kaybolan, akibetleri meçhul olan çocuklara tanık olduk. Korunması gerektiği halde moloz muamelesi gören tarihi ve kültürel varlık yıkıntılarına tanık olduk. Halk sağlığını tehdit eden ekolojik durumu Hatay’ın toksit hale gelmesine nedenler, yeni felaketlere davetiye çıkartan sağlıksız enkaz kaldırma ve enkaz taşıma faliyetleri ile enkaz döküm alanlarına tanık olduk. Yıkılan ve yıkılması gereken evlerindeki eşyalara el koyan ve sahibi afetzedelere vermeyen yıkım şirketlerine tanık olduk. Bir yanda afetzedelere ait olup da kamulaştırılan özel mülkler, diğer yandan afet yaşanmamış gibi depremden önce hazırlanmış olan imar planlarını askıya çıkarılmasına tanık oluyoruz. Antakya kent merkezinin riskli alan kentsel dönüşüm alanı ilan edilmesinden doğan risklere ve tehditlere tanık oluyoruz. Hak sahipliği sorunları ilave deprem vergilerine rağmen afetzedelere piyasa koşulları ve enflasyon karşısında yetersiz kalan haklar öneriliyor. Dask tarafından hasar nedeniyle sembolik ödemelere tanık oluyoruz.Mülkiyet haklarının kısıtlanması ki bu çok önemli, demografik yapının onarılmayacak şekilde bozulması ve Toki’nin tek tip konut politikalarıyla kentin kişiliğini yansıtmayan betonlaşmasına tanık oluyoruz.
Yıkım, ev, işyeri, eğitim, sağlık, enerji, iş güvenlik çevre gibi nedenlerle adreslerinden geçici olarak ayrılmak zorunda kalan ve sorunlar giderilemediği için henüz dönemeyen Hataylı’lara tanık oluyoruz. Çok ciddi boyutlardaki geçici prefabrik ve iş alanları ihtiyacı bu alanlarda iklimlendirme ihtiyacı, çevresel yıkıma yol açan halk sağlığını tehdit eden yıkım ve enkaz kaldırma döküm çalışmaları bunların hepsi malesef kentimizde yaşanan olaylar. Hatay’da artan ishal vakaları, sinek, kemirgen, haşere, fare ve yılanların yarattığı, sıtma, tifo, şark çıbanı, kolera, difteri, boğmaca, su çiçeği, kabakulak gibi birçok riskler karşısında aşı kampanyalarına ihtiyaç var. Hatay Tabipler Odası bu konuya bilhassa dikkat çekiyor.
Hatay’da temiz içme suyu, hijyen ve tuvalet sorunu, su bulsanız tuvalet bulamıyorsunuz, tuvalet bulsanız su bulamayışınız Hatay’ın gerçekleri. Uzun süreli su ve elektirik kesintileri internet kapasite, hız, tarife iletişim sorunları. Şehirde yer yer sıkışan ve kilitlenen trafik, kamu hizmet binalarının yetersiz kalan yeni yerlerinde bulunmasında ve bunlara ulaşılmasında yaşanan güçlüklere tanık oluyoruz. Aksayan ve bürokrasiye teslim edilen yerel halk için eziyete dönüşen kamu hizmetleri ile alt yapı hizmetleri sözkonusu. Günlük yaşamda eksik olmayan hemen hemen heryerdeki kuyruklar.
Karaborsaya düşen özellikle inşaat sektörüyle ilgili mal ve hizmetler bunlar da bu şehrin gerçekleri arasında. Hava yoluyla Hatay’a ulaşma tamamen çileye dönüşmüş durumda. Yüz yılların bizlere mirası olan tüm insanlığa mal olmuş kadim kent Antakya’nın ayakta kalan fiziki mekanlarının, tarihi kültürel ve doğal mekanlarının korunmaya, restore edilerek iyileştirilmeye güçlendirilmeye ihtiyacı var. Bunun için iş birliği yapmak istiyoruz. Sadece kendi aramızda değil, yerel ve merkezi idarelerle, özel sektörle yerli ve yabancı yatırımcılarla çözmek istiyoruz. Antik dönemden beri bölgeye can veren Asi yani Orantes Nehrinin geçmişte olduğu gibi üzerinde limanı olan önemli bir su yolu ve ticaret merkezine dönüştürülmesi, bunun için de nehrin emniyet sibobu görevi gören Amik Gölü’nün de ihyasının bölgenin ekonomik kalkınmasının öncelenmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.
TEVFİK USLUOĞLU: HATAY’IN İHTİYACI OLAĞANÜSTÜ HAL DEĞİLDİR
Hatay’ın ihtiyacının olağanüstü hal olmaktan öteye özel afet bölgesi ya da özel il statüsü olmaktır diyen Usluoğlu, “Hatay’a özel afet bölgesi ya da özel il statüsü verilerek kalkınma konusunda dünya kenti standartlarında yerel halkın yaşam alanlarında tutunması için teşvik, proje ve strateji uygulanmalıdır. Hatay’ın ihtiyacı olağanüstü hal değildir.dedi.
Afet anından itibaren Hatay için gecesini gündüzüne katarak afetzedelerin yanında ve yardımında olmakla önemli hizmetlere imza atması ve önemli bir güç birliği oluşturulmasında etkin rol üstlenen Antakya Samandağ İskenderun İlçeleri Kültür Yardımlaşma Dayanışma ve Çevre Gönüllüleri Derneği (ASİ-DER) Başkanı Tevfik Usluoğlu, depremin yaşandığı andan günümüze kadar Hatay ve Hataylı için ancak halen çözümlenemeyen sorunlara dikkat çekerek acilen çözülmesi gerektiğinin altını çizerek şöyle dedi: Hatay ve Hataylı için STK olarak olabildiğince mesafe almaya çalıştık. Değerli canlar, değerli kurul yöneticileri bugün sesimizi, memleketimizi, memleketimizin sorunlarını ve taleplerimizi dile getirmek için ve bunu ulusal düzeye taşımak için bir araya geldik. Anka kuşu gibi kentimizi yeniden küllerinden doğmasını sağlamak. Doğunun kraliçesi kadim Antakya’yı ayağa kaldırmak, dünyada kurulan 6. kentin 8 defa yıkılıp 9. defa bir daha ayağa kaldırmak için bir araya geldik.
Depremin yaşandığı günden bu güne kadar STK olarak olabildiğince mesafe almaya çalıştık. Ancak bugün taliplerimizi, acil çözüm bekleyen bazı hususları dikkate alınması için dillendirmeye çalışacağım.
Samandağ’da yeniden hayata tutunması gereken çiftçilerin suyunun yeniden verilmesi, kayıp çocukların bulunarak acılı ailelerin acılarının dindirilmesi, kayıp sayısının kesinleştirilmesi, depremde ölenlerin sayısının tesbit edilmesi, kayıp sayısının kesinleştirilmesi, gerek Ankara’da gerek Hatay’daki siyasilerin üzerine düşenin yapılmasını istiyoruz. Yasal düzenleme ile deprem bölgesinin su, elektirik, doğalgaz, kredi kartları borçlarının silinmesi, üniversiteye giriş sınavlarında deprem bölgesi öğrencilerine pozitif ayrımcılık yapılmasını istiyoruz. Bu konuda dilekçe vermiştik. Liseye giriş sınavları konusunda bakanlıkla mesafe aldık. Ancak üniversiteye giriş konusunda bir yol alamadık. Bunu bakanlığın ve milletin takdirine sunuyoruz. Bir an önce okulların eylülde eğitime başlaması için şu an okullarda bulunan resmi kurumların kendilerine ye bularak eğitim kurumlarının eğitimcilere tahsis edilmesini istiyoruz. Başka illerdeki kamu personellerinin deprem bölgesine gelmesini teşvik edici düzenlemelerin yapılması gerekir. Hatay’daki belediyelerin acilen Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve bütçe komisyonu desteği ile Hatay’a yeniden yönlendirilerek alt yapı sorunun çözümlenmesi için harekete geçilmesi gerek. Çünkü yaşadığımız felaketin karşısında yerel yönetimlerin varolan sorunları kendi bütçeleri ve kendi olanakları ile çözme olanakları ne yazık ki yoktur. Hatay’a özel afet bölgesi ya da özel il statüsü verilerek kalkınma konusunda dünya kenti standartlarında yerel halkın yaşam alanlarında tutunması için teşvik, proje ve strateji uygulanmalıdır. Hatay’ın ihtiyacı olağanüstü hal değildir. Pozitif ayrımcılığın olduğu bir seferberlik ilanıdır.
6 ŞUBAT RESMİ ANMA GÜNÜ OLSUN, AFET BAKANLIĞI KURULSUN
Yaşanan deprem felaketinin unutulmaması, unutturulmaması ve gelecek kuşakların deprem bilgincinin geliştirilmesi amacıyla 6 Şubat’ın resmi anma günü yapılmasının da önemine dikkat çeken Usluoğlu, belediyelerin arama-kurtarma dahil deprem gerçeğine göre organize edilmesi, okullarda depremle ilgili konular da eğitim müfredatına dahil edilmesi gerektiğini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:
Deprem müzesi yapılmalı,mümkünse şehir merkezinde birkaç bina enkaz olarak bırakılmalı ve gelecek kuşakların deprem gerçeğiyle yüzleşmesi sağlanmalı.
Gastronomi meslek yüksek okulu, el sanatları yüksek meslek yüksek okulu, turizm meslek yüksek okulu ve Tarım ve kalkınma meslek yüksek okulu açılmalıdır. Böylece hem eğitimle hem de kalkınma hamleleriyle Hatay’ımızı yeniden ayağa kaldırabiliriz.
Ayrıca hükumetin Afet Bakanlığı kurulmasını talep ediyoruz. Çünkü biz deprem ülkesiyiz. Yarın depremle bir daha yüzleşmek zorunda kalabiliriz. Bu hususların öncelikle kamu beklentisi olduğunu belirtiyoruz. Hatay için Hataylı’ların karar vermesini istiyoruz.
MAHİR YILDIZ: AMACIMIZ HATAY İÇİN BİRLİKTELİĞİ SAĞLAYIP KURULTAYA GİTMEKTİR
Prof. Dr. Ali Demirsoy ile nitelikli beyin gücünün olduğu kişilerle kurdukları ‘Hatay’ı Yaşatacağız Platformu‘nu ve yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren ve platformda koordinatör olarak çalıştığını belirten Mahir Yıldız, şunları söyledi: Bugün burada oluş nedenimiz. İskender Hocamız’ın Arsuz’daki çalıştayıp bırakıp buraya gelmesi, benim başka şehirden gelip toplanmamızın esas amacı bizim Hatay’ı yaşatacağız. Hatay Kültür Koruma ve Yaşatma DerneğiAntakya Vakfı gibi kuruluşların temel olarak önceliğimiz Hataylı’ların Hatay sorununu kendilerinin çözmesi gerektiğini yani Hatay’ı Hataylı’lar kurmuştur. Hataylı’lar tayin etsin. Söz sahibi elbetteki Hataylı’lar olacak. Ama onun yolu yöntemi nedir? Değerli hocalarımız, kurucularımız, beyin takımlarımız tartışmamız sonucu Hatay’a Hataylı’ların karar verebilmesi için Hatay’da sivil toplum örgütlerini, platformların da yer almaları, kamunun güçlü ve ilgili kurulu ve kuruluşları karar vericileri, yerel idareler hepsinin bir araya gelerek bilimsel ve akıl çerçevesinde ulaşılacak sonuç ve kararlara göre Hatay’ın yeniden yapılandırılması bir zorunluluktur. Bu çerçevede bu toplantıya bizim geliş amacımız da böyle bir birlikteliği sağlamak ve büyük Hatay Kurultayı’na doğru gitmektir. Bizi davet eden ASİ-DER ile KADOP’a teşekkür ediyoruz.
Hatay’a Hataylı’lar karar vermeli. Çünkü aklın gereği olduğu için, elbetteki devlet karar verir. Elbetteki kamu kurumları karar vericileridir. Ama karar vericilere nasıl karar verecekle nasıl karar vereceklerine, en azından ip ucunu vererek onların da vatandaşın da işini kolaylaştırmak. Böylece aklın gereği olan şey makuldur ve yapılır. İşte biz bunu yapmaya bunu başarmaya çalışıyoruz. Bunun ayrıntılarını platform temsilcisi arkadaşlarla görüşerek çalışmalara devam edeceğiz.
Hatay’ı Yaşatacağız Platform da temel hedefimiz, depremde evini kaybetmiş, evi hasar görmüş barınma ihtiyacının öncelikle acilen giderilmesi. Söylemek istediğimiz evsiz kalan insanlara biz konut yapacağız. Devlet Evi yıkılmış olanlara devlet veriyor, biz de versek ne olur. Devletin kaynaklarını daha rantabl kullanılmasını sağlamak hem de depremzedelerin yaşamalarını daha da kolaylaştırmak açısından çok basit şekilde konut yapacağız. İnsanların yıkılan evlerinin yerine elimizden geldiğince ev, orta hasarlıların güçlendirilmesi, az hasarlıların onarılmasında yardımcı olacağız. Bunu biz nasıl yapacağız.
Bunu tahir boyunca bizim bu topraklarda bir yöntemimiz imece usulü var. İmeceyi de kooperatifleşerek oluşturacağız. İnsanları kooperatif çatısı altında toplayıp, kamunun verdiği kaynaklarla ve bizim bulacağımız ulusal ve uluslararası finans kaynaklarıyla da destekleyerek insanların mağduriyetini giderebildiğimiz ölçüde gidermek.
Bir kent sadece bir bina değildir. Kentin ruhu, kişiliği vardır. Kentin ruhunu ve kişiliğini ordaki insanların kültürleri yaşam biçimleri yaratır. Antakya, Hatay dünya ürezinde çok az kişilikli kentlerden birisi. Ve bu kişiliğinid kadim kültüründen almaktadır. Bu kadim kültür öyle bir kültür ki; İnsanlara sadece insan oldukları için bakan kültürdür. Bir kenti kültürüyle birlikte varedilmesi için kurduğumuz derneği de Kültür Koruma ve Yaşatma derneği adını verdik. Elimizden geldiğince fon bulmaya çalışıyoruz. Depremzedelerin acılarını en aza indirmeye çalışıyoruz. Biz Hatay’a katkı sağlayan akla uygun bütün hareketlere elbetteki destek çıkarız. Bizim de beklediğimiz destek ordaki insanlarımızın başlarını sokacak ev sorunlarını bir an önce çözmek. Bu konuda da herkesten katkı bekliyoruz.
ALPARSLAN ÖZDEMİR: BARINMA PROBLEMİ ÇÖZÜLMEDEN BİRŞEY ÇÖZÜLEMEZ
Hatay’da barınma probleminin çözülmeden hiç bir sorunun çözülemeyeceğini ileri süren Hatay Altınözlüler Derneği Başkanı Alparslan Özdemir konuşmasında şu konulara dikkat çekti: Hatay’daki en önemli problemlerin başında barınma problemi var. Barınma problemi çözülmeden hiç bir problem çözülmüyor. Bunun için de şehrin planlanması gerekiyor. Bu konuyla ilgili Tevfik Başkanımla istişarelerde bulunup çalışıyoruz. Hatay’ın sorunlarının çözümü için Hatay’ın dışındaki STK ların bir araya gelerek özveri göstermesi gerekiyor. Çünkü Hatay’da STK da kalmadı. Kurum yok. Valilik yok, kaymakamlık yok. Depremin etkisiyle ordaki insanın psikolojisi bozulmuş. Nasıl düşünecekler, ne yapacaklar, ne edecekler bunların kararlarını verecekleri durumları da yok. Yani kendi depremlerine düşmüşler. Bir gün belediyeye, bir gün Afad’a her gün bir yerlere gidiyorlar. Bu yüzden dışardaki STK’ların ve diğer Hatay’la ilgili kurumların ve ya destek olacak kurumların organize olup bu planlara destek olması ve öncülük etmesi gerekiyor. Hatay’ın enkazı kalkmamış. toz toprak içinde. Bu ciddi bir sağlık problemi oluşturuyor. Birkaç yıl sonra bunun bedelini ağır ödeyeceğiz. Bu kadar yakınımızı kaybettik birçok yakınımızı daha kaybedeceğiz. Bunları her fırsatta dillendirmemiz gerek. Bu çalışmalarda bizi teşvik eden Tevfik Başkanımıza teşekkür ediyor Kadim şehrimiz Hatay’ımızı hep beraber ayağa kaldırmak için gayret edeceğiz.
NASIR YİRMİ: BENİM BAŞKA GİDECEK YERİM YOK, SORUNLAR ACİLEN ÇÖZÜLMELİ
Altınözü ilçesinin Tokaçlı Köyü Derneği başkanı Nasır Yirmi, şartların çok zor olduğunu, acilen çözülmesi gerektiğini ve gidecek bir yerlerinin olmadığını belirterek düşüncelerini şöyle dile getirdi: Altınözü Tokaçl köyündenim. Benim köyüm hıristiyan köyü. Ben de hıristiyan vatandaşım. 7 8 kere yıkılmış bir kenti aynı yere aynı hata ve aynı mantıkla yapmak nasıl bişey bu zor şartlar. Benim köyümde de bir tane ibadethane var o da yıkıldı. Benim başka gidecek yerim yok. Diyorum ki orayı bir ayağa kaldıralım yapalım diyoruz. Yok sen yapamazsın diyorlar. Biz de mecburen bekliyoruz. Meryem Ana kabristanımız var. Orayı yarı kilise yapmak zorundayız. Çünkü ibadet etmek zorundayız. Bütün ibadethaneler yıkıldı. Cenazelerimizi kaldıramıyoruz. Öyle zorluklar yaşıyoruz ki. Söyleyemiyorum. Boğazım düğümleniyor. Bizi yönlendiren, bizim için çok şeyler yapan Tevfik Başkana teşekkür ediyorum. Yardımlar nasıl dağıldı, nasıl dağıtıldı meçhul. Yalnız Hatay değil 11 il zor durumda. Ama Hataylı’lar olarak Hatay’a bir katkı vermek istiyoruz. Kadim kentimizde kardeşçe bişey yapmak istiyoruz. Buna ömrümüz yeter mi ben buna inanamıyorum. Burdaki sorunları dile getirmek gerekiyor. Şartlar çok zor. Bir an önce sorunlar çözülmeli.
FİGEN ERBEK: HATAY’DA ORGANİZASYONSUZLUĞA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK
Toplantıda söz alan Asi-Der Hukuk Komisyonu üyesi Figen Erbek, deprem öncesi ve sonrasında da yetkililerin görevlerini ihmal ettiklerini ileri sürerek, deprem öncesi ve sonrasında ihmali olan görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına rağmen tek bir yetkili hakkında ne ifade alındığını ne de görevden uzaklaştırıldığını ileri sürerek konuşmasını şöyle sürdürdü: Burada adaletin işlememesi nedeniyle biz kurulacak kurulacak STK lardan ve platformlardan bu konuda bir alt komisyon mutlaka oluşturulmasını ve gerçek anlamda bir baskı oluşturulmasını talep oluşturulmasını talep ediyoruz. Van ve İzmir’de yaşanan depremlerin sorunları bugüne kadar halen çözülememiştir. Bu da gösteriyor ki çok yıkıcı bir deprem yaşadığımız için binlerce kayıplarımız var hepsi açıklanmıyor. 20 bin tane yakınlarımız var onlar açıklanmıyor. Böyle bir ortamda gerçekten çok güzel konuştunuz. Çok güzel amaçlara hizmet edeceğiz ama ne kadarını yapabileceğiz? Gerçekten organizasyonsuzluğa tahammülümüz yok. Çok ciddi bir organizasyon bir üst yapı kurulmalı ve baskı unsuru olmalı. Üst yapı kurulu olmadan iktidar, yerel yönetimler merkezi yönetim kimse karar alamamalı. Gidenler bizim canlarımız. Bu nedenle hukuk komisyonu olarak bütün yapılarda Hukuk Komisyonu kurmaları yine birlikte bir organizasyon olarak orada halkın hak aramasının önündeki engelleri kaldırmak için çalışma yapmasını istiyoruz.
ŞABAN ORUÇ: ULUSLARARASI YARDIM ALMAK İÇİN YABANCI DİLİMLE HAZIRIM
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu ve doğal olarak Hataylı olduğunu belirterek konuşan Şaban Oruç, ‘Deprem ve İnsan’ konulu paneller zinciri yaparak Hatay’ın ve sorunlarının daha geniş kitlelere duyurulması gerektiğine işaret ederek görüş ve düşüncelerini şöyle dile getirdi: Bu panellerde deprem öncesi ve deprem sonrası yapılması gerekenleri anlatırken sürekli Hatay’ı örnek vererek yapılanları ve yapılacakları belirlemek gerektiğini çünkü depremden tüm Türkiye’nin korktuğunu belirterek “Biz korktuk, korktuğumuz başımıza geldi ama hala korkanlar çok.
İkincisi ben uluslararası yardım almak üzere arapça ve ingilizce yazışmaları yapmak üzere talibim.Tüm yardımsever kuruluşlarla irtibata geçip yardımlarını alabiliriz. Ancak ben Afad’a güvenmiyorum. Afad’sız bir yardımlaşma yapalım diyorum. Kuruluşlara ve insanlara yazalım, bizlere yardım etmelerini sağlayalım. Mesela ben 1990 depreminde Lions başkanı olarak İsrail’e gittik. İsrail’de bir milyon adet konteynr ev varmış. Zamanında bize teklif ettiler. Ama hükümet İsrail olduğu için kabul etmedi. Lions olarak biz istedik. Bize verin alıp insanlara dağıtalım dedik. Bize sizin buna gücünüz yetmez dediler. Verebileceğiniz kadar verin. Biz insanız. Elimizden ne geliyorsa yapalım. Ben size teklif ediyorum. İsrail’deki o konteynır evler halen duruyor. Bu evleri istemenin almanın bir yolunu bulamazmıyız? Alamıyorsak sembolik bir rakamla kiralayalım. Yani bize yardım etmeleri için bir yolunu bulalım. Biz burdan konteynır, çadır gönderiyoruz Hatay’a ama Afad ordan alıp Adıyaman’a başka yerlere gönderiyor. Gücümüzün farkında olup iyi kullanalım.
AYHAN KARA: HATAY’IN İYİLİĞİ İÇİN GÜÇ BİRLİĞİ ŞART
Geç öğrendikleri için oplantıya gelemediklerini ve bu nedenle uzaktan telefonla katılmak durumunda olduğunu belirten Hataylı iş insanı Ayhan Kara, görüş ve düşüncelerini toplantıdakilere telefonla şöyle aktarmaya çalıştı: Depremin ilk saniyesinden itibaren bugüne kadar bir kaos içindeydik ve kaos devam ediyor. Yetkililer hayat kurtarmak yerine gecikerek kayıpların maksimum sayılara ulaşmasına sebebiyet verdiler. Tüm bunlar bildiğimiz şeyler. Hatalar zinciri nedeniyle bugün bu haldeyiz.
Depremin büyüklüğünü tabiat belirliyor ama şiddetini biz ne kadar yıkıcı olacak, ne kadar can alacak malesef 50 yıldır bunu planladık. Kimimiz taammüden, kimimiz göz yumarak, kimimiz itiraz etmeyerek neticede böyle bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Ama o tablolar yani o yıkıntılar arasında, mahallesiyle, fiziki yapısıyla Hatay’ı nasıl yeniden ortaya çıkartırız bu çok ciddi bir çaba gerektiriyor. Depremden önce, depremden sonra kurulan hiç bir sivil örgüt bu işin üstesinden gelemez. Onun için iki hafta önce bir çağrı yaptık. Sivil örgütleri ‘Hatay ayağa kalkıyor’ adı altında bir STK kurmaya davet ettik. An itibariyle 64 STK olumlu yaklaşım sergiledi. Ayın 17’sinde de Hatay’da bir toplantı düşüncemiz var. Salonu hazırladık. Arkadaşlara bilgi vereceğiz. Şu an İstanbul’da olmak isterdim ama keşke bu toplantıdan daha uzun bir süre önce haberim olsaydı. Neticede çok kıymetli buluyorum. Konuşmaların tamamını harf harf, kelime kelime dinleyeceğim. Hepimiz Hatay sevdalısı olarak ortaya bir sinerji çıkararak Hatay’ı yeniden inşa etmek çabası içindeyiz. Çünkü sahip olduğumuz bütün herşeye Hatay sayesinde sahibiz. Bugün buraya borcumuzu geri ödeme fırsatı yakalamış durumdayız. Bu borcu geri ödemeye hazırız. Dernekleşme sürecini başlattık. Ve Hatay hakkında bişeyler yapmaya çalışan tüm sivil örgütlerle ortak proje hazırlamaya hazırız. Ayın 17’sinde şu an 64 olan ve toplantı tarihine kadar artacak olan STK’larla bir araya geleceğiz. Bizim derdimiz şu. Nasıl bir Hatay istiyoruz. Nasıl bir memlekette yaşamak istiyoruz. Burada yaşayacak insanlar olarak biz yeniden yapılacak imar sürecinin her yerinde vatandaşlar olarak olmak istiyoruz. Bunu ne kadar yüksek sesle iletir ne kadar irade koyarsak ortaya o kadar kabul görürüz. Ve bizi dikkate almak zorunda olduklarını anlayacaklar.
Bir “Fikir Kumbarası” diye proje gerçekleştirdiklerini ifade eden Ayhan Kara, projeyle ilgili şöyle dedi: Bütün Hatay’ı gezecek gönüllüler, herkese soru yöneltecek. Karşı karşıya kaldığınız problemler neler? Nasıl bir Hatay istiyorsunuz? Sizin öneriniz nedir? Ve bu fikir kumbaralarına yanıtlar alındıktan sonra değerlendirilerek her konu için bir çalıştay düzenleyerek ortaya bir rapor çıkarılacak. Güç birliği şart diyorum. Sorgusuz sualsiz Hatay’ın iyiliği için bütün sivil örgütlerle çalışmaya hazırız.
TOPLANTININ KATILIMCILARI, GÜÇ BİRLİĞİ KARARIYLA ORTAK DEKLARASYON YAYINLADILAR
Toplantının sonunda, Hatay’ın yeniden planlanması ve yapılanmasına Hataylı’lar karar vermelidir düşüncesiyle güç birliği oluşturularak ortak bir deklarasyon yayınladılar.
Ortak yayınlanan ve tüm katılımcıların onayladığı deklarasyonda şu görüş, istek ve önerilerini kamuoyuna şöyle açıkladılar:
HATAY’IN YENİDEN PLANLANMASI VE YAPILANMASINA HATAY’LILAR KARAR VERMELİDİR.
(9 Temmuz 2023- Saat 13:30-15:30 arası Maslak-İstanbul’da Basın Toplantısı)
Değerli Basın Mensupları, HATAY için çalışan, HATAY’I YAŞATACAĞIZ, KADİM ANTAKYA DOSTLARI, ASİ-DER , HATAY ORTAK MESELEMİZ PLATFORMLARI, HATAY KÜLTÜR KORUMA VE YAŞATMA DERNEĞİ, ANTAKYA VAKFI olmak üzere, sosyal ve sivil kuruluşlar olarak öncelikle sizleri ve afetzede olsun ya da olmasın tüm duyarlı halkımızı saygıyla ve şükranla selamlıyoruz.
Yaşadığımız 6 Şubat ve 20 Şubat depremleriyle, büyük bir yıkımın yanı sıra can dostlarımızı kaybettik. Depremde yitirdiğimiz tüm canlarımıza rahmet ve yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Yaşanan felaket Hatay’ımızı, kültürel, demografik ve ekonomik yapısını yerle bir etti. Hayatta kalanların çoğu yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. Bugün, birçok bölgede halen barınma sorunu devam etmektedir. Kanıksanmaya başlanan bu zorluklara, bölgedeki ihtiyaçlara, çözüm önerilerimize ve çalışmalarımıza dikkatinizi çekmek, farkındalık yaratmak için buradayız.
Bu büyük felaket özellikle, hiç kimsenin etnik yapısı, rengi, dili ve inancına bakılmaksızın, insanların insanlığını önceleyen, bir arada ve birlikte yaşamak kültürünün var olduğu, Hatay’ı, özellikle Antakya Defne, Samandağ, Arsuz, Hassa, İskenderun ve Kırıkhan’ı derinden etkilemiştir. Elbette bir kent önce binaları ve mimarisi ile vardır. Ancak o kent insanlarının yaşam biçimleri, yani kültürleri o kentin ruhu ve kişiliğidir. İşte Türkiye’mizin nadide bölgesi medeniyetler şehri kadim Antakya/Hatay’ın yalnızca binaları ve mimarisi değil, kendine özgü kadim uygarlıklardan gelen kültürü gibi, insanlığın en değerli kültür mirasının da yok olmak tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu büyük bir üzüntü içinde izliyoruz.
Yaşananlara rağmen, halkımızın birlik ve beraberlik içinde insani yardım için koşulsuz ve karşılıksız çabaları her türlü takdirin üzerindedir. Onları en içten şükran duygularımızla selamlıyoruz. Ulus olarak bu ve benzeri acıları bir daha yaşamamak için deprem ve afet gerçeğini unutmayacağız. Unutturmayacağız.
Hatay’lılar bugün onlarca platform ve sivil toplum kuruluşu ile Hatay’ın sorunlarına çözüm üretmek üzere çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmaların daha koordineli olması ve amacına ulaşabilmesi için, yaşam alanlarımızı hızlı bir şekilde ayağa kaldırmak, bu kuruluşların her şeyin devletten beklenmemesi gerektiği ilkesi çerçevesinde çalışma ve güç birliği yapmaya karar vermişlerdir. Eşgüdüm içerisinde, ortak akıl ile, güçlerini birleştirmesi önemlidir. Bugün bu platform ve sivil toplum kuruluşları faaliyetlerini ortaklaştırmak ve ‘HATAY Sivil ve Sosyal Platformlar Birliği’inin kurulmasını sağlamak için adım atacaktır. Platformlar Birliği’nin ilk faaliyeti olarak HATAY’A HATAYLILAR KARAR VERMELİ hedefi çerçevesinde “Hatay Kurultayı”nı Hatay’da toplayarak çalışmalar planlamak ve Hatay’ın yeniden yapılanması ile ilgili kararlara katılım mekanizmalar oluşturmak amaçlanmaktadır. Yerel halk, kamu yönetimi, merkezi idare, yerel idareler, sivil toplum kuruluşları olarak bizler hep birlikte, dayanışma içinde hareket edebilecek ortamı oluşturmak ve katılımcı politikalarla Hatay’ın sorunlarını çözüm ortağı olmak istiyoruz.
Kısaca, hatırlatalım:
Can kayıplarının artmasına neden olan gecikmeler, koordinasyonsuz ve yetersiz müdahaleler.
Afetzedeler can derdindeyken deprem sabahından itibaren ev ve iş yerlerinin göz göre göre yağmalanması.
Enkaz altında inleyen, yardım isteyen insanlar, çok geç, çürümüş veya parça olarak çıkarılan ya da hiç çıkarılamayan cesetler.
Enkaz muamelesi gören kayıp paralar, cüzdanlar, dövizler ve ziynet eşyaları, kara gün için biriktirilmiş olduğu halde heba olan bireysel tasarruflar, artan yoksulluk.
Sahipsiz kalan, kaybolan, akıbetleri meçhul çocuklar.
Korunması gerektiği halde, moloz muamelesi gören tarihi ve kültürel varlık yıkıntıları.
Halk sağlığını tehdit eden, ekolojik kırıma, Hatay’ın toksik hale gelmesine, neden olan partiküller, yeni felaketlere davetiye çıkaran enkaz kaldırma ve enkaz taşıma faaliyetleriyle enkaz döküm alanları.
Yıkılan ve yıkılması gereken evlerindeki eşyalara el koyan ve sahibi afetzedelere vermeyen yıkım şirketleri,
Bir yanda afetzedelere ait olup da kamulaştırılan özel mülkler, diğer yanda sanki afet yaşanmamış gibi depremden önce hazırlanmış olan imar planlarının askıya çıkarılması,
Antakya tarihi kent merkezinin riskli alan-kentsel dönüşüm alanı ilan edilmesinden doğan riskler.
Hak sahipliği sorunları, ilave deprem vergilerine rağmen afetzedelere piyasa koşulları ve enflasyon karşısında yetersiz kalan haklar önerilmesi. DASK tarafından hasar nedeniyle yapılan sembolik ödemeler.
Mülkiyet haklarının kısıtlanması riski, demografik yapının onarılamaz biçimde bozulması riski ve TOKİ’nin ‘tek tip’ sosyal konut politikalarıyla estetikten yoksun kentin kişiliğini yansıtmayan betonlaşması riski.
Yıkım, ev, iş yeri, eğitim, sağlık, enerji, altyapı, iş, güvenlik, çevre gibi nedenlerle adreslerinden geçici olarak ayrılmak zorunda kalan ve sorunlar giderilemediği için henüz dönemeyen Hataylılar.
Çok ciddi boyutlardaki geçici prefabrik yaşam ve iş alanları ihtiyacı, bu alanlarda iklimlendirme ihtiyacı, çevresel yıkıma yol açan, halk sağlığını tehdit eden yıkım ve enkaz kaldırma-döküm çalışmaları.
Hatay’da artan ishal vakaları, sinek, kemirgen, haşere, fare ve yılan nüfusu. Bunlarında yarattığı sıtma, tifo, şark çıbanı, kolera, kızamık, kabakulak, difteri, boğmaca, tetanos, suçiçeği, çocuk felci, hepatit, deride döküntü gibi riskler karşısında ortaya çıkan aşı kampanyaları ihtiyacı.
Temiz içme suyu sorunu. Hijyen ve tuvalet sorunu. Su bulsanız tuvalet bulamayabiliyorsunuz. Tuvalet bulsanız su bulamayabiliyorsunuz.
Sürekli ve uzun süreli su ve elektrik kesintileri. İnternet kapasite ve hız, tarife, iletişim sorunları. Şehirde yer yer sıkışan ve kilitlenen trafik. Kamu hizmet binalarının, hizmet sunmak için yetersiz kalan yeni yerlerinin bulunmasında ve bunlara ulaşılmasında dahi yaşanan güçlükler, aksayan ve bürokrasiye teslim edilen, yerel halk için eziyete dönüşen kamu hizmetleri ile altyapı hizmetleri. Günlük yaşamdan eksik olmayan kuyruklar. Karaborsaya düşen özellikle inşaat sektörüyle ilgili mal ve hizmetler.
Havayoluyla Hatay’a ulaşım sorunu çileye dönüşmüş olarak halen devam etmesi.
Yüzyılların bizlere mirası olan ve tüm insanlığa mal olmuş kadim kent Antakya’nın ayakta kalan fiziki mekanlarının, tarihi, kültürel ve doğal varlıklarının korunmaya, restore edilerek iyileştirilme, güçlendirilme ihtiyacı.
Ayrıca antik dönemden beri Bölgeye can veren Asi (Orantes) Nehrinin geçmişte olduğu gibi üzerinde limanı olan önemli bir suyolu ve ticaret merkezine dönüştürülmesi, bunun için de Nehrin emniyet supabı görevini yapan (taşkınları ve kuraklığı önleyen) Amik Gölü nün de ihyasının Bölgenin ekonomik kalkınmasının öncelemesi gerektiği,
HUSUSLARININ HATIRLANMASI VE DİKKATE ALINMASI NIN ÖNEMLİ OLDUĞUNU BELİRTMEK İSTERİZ.
AYRICA ACİL ÇÖZÜLMESİ GEREKEN BAZI HUSUSLAR DA KISACA ŞUNLARDIR
1) Samandağ da yeniden hayata tutunmaya çalışan çiftçinim suyunun yeniden verilmesi
2) kayıp çocukların bulunarak acılı ailelerinin acısının dindirilmesi,
3)Depremde ölen insan sayısının tespit edilmesi,
4) Kayıp sayısının kesinleştirilmesi
5) Gerek Ankara gerek Hatay da ki siyasiler üzerine düşeni yapmaları,
6) Yasal düzenleme ile, deprem bölgesinde su, elektrik, doğal gaz, kredi kartları borçları silinmesi,
7) Üniversiteye giriş sınavında deprem bölgesi öğrencilerine pozitif ayırımcılık yapılması,
8) Bir an önce okulların düzenlenerek Eylülde eğitime başlanması,
9) Başka illerde bulunan kamu personelinin deprem bölgesine gelmesi ve hizmet vermesi için teşvik edecek düzenlemler yapılması,
10) Hataydan çekilen Belediyeler acilen Cumhurbaşkanlığı kararnsmesi ve bütçe komisyonu desteği ile Hataya yönlendirilerek, Hatayın alt yapı sorununu çözmeleri için harekete geçirilmesi
11) Hataya özel afet bölgesi yada özel il statüsü verilerek kalkınma konusunda dünya kenti standartlarına ve yerel halkın yaşam alanlarında tutunması için teşvik, proje ve strateji uygulanmalıdır. Hatayın ihtiyacı olağan üstü hal değil, pozitif ayırımcılığın olduğu bir seferberlik ilan edilmesi.
12) 6 Şubatın resmi bir anma günü yapılması, belediyelerin arama kurtarma dahil deprem gerçeğine göre organize edilmesi, okullarda deprem ile ilgili konulara eğitim müfredatına dahil edilmesi,
13) Deprem müzesi yapılmalı ve mümkünse şehir merkezinde bir kaç bina enkaz olarak bırakılması,
14 Gastronomi meslek yüksek okulu, El sanatları meslek yüksek okulu, turizm meslek yüksek okulu açılması, Tarım ve Kalkınma Meslek Yüksek Okulu açılması
15) Afet Bakanlığı Kurulmalıdır
Hatay için Hataylılar karar vermelidir
Hususlarının öncelikli kamu beklentisi olduğunu kamuoyunun bilgisine sunarız.